Gönderi

“Yavaş başlayan, hatta geç kavranan aşklar vardır. Yirmi yaşında tanışılır, arkadaş olunur, yaşam akışını sürdürürken görüşülüp konuşulur. Gece yarısı uzun mesajlar yazılır, çekilen duygusal acılar anlatılır, ucuz ama değerli armağanlar alınıp verilir; çünkü karşılıklı olarak zevkler çok iyi bilinir. Sonra, tesadüfen bir akşam bir partide karşılaşılır ve ansızın her şey değişir. Aradığımız aşk oradadır, yıllardır yaşamımızdadır ama farkında varmamışızdır. Yazgılarımız bir kere karşılaştıktan sonra milyonlarca şeye dalıp uzaklaşmış gibiydi; ama o tanımlanamayan duygu birbirimizi kaybetmemize engel olmuştur. Belki de çok özel gençlik anılarını içinde sakladığından, bir devrim gibi gerçekleşene kadar bilmezlikten gelmişizdir. Çünkü arkadaşlık aşkın en aykırı biçimi olabilir: yerine oturmuş eski dengeleri bozan. Bir de bomba gibi patlayan, etraftaki her şeyi yerle bir eden aşklar vardır. Ne olduğunu anlamana fırsat vermeden kapanması olanaksız yaralar açarak doğup ölürler. Mutlu olmak için tek fırsat olarak yaşadığın şeyin yıkıntıları arasında dolaşır ve hala yaşıyor olmana inanamazsın. Son olarak da, sevginin nazik gücünü tutkunun ateşli gücüyle birleştirmeyi bilen aşklar vardır. Seni sürekli altüst ederler. Ne olursa olsun seni diğeri için canlı tutan aşklar.”
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.