Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

266 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
34 saatte okudu
1984 mü Cesur Yeni Dünya mı?
YouTube kitap kanalımda Cesur Yeni Dünya kitabını önerip distopya türünü anlattım: ytbe.one/DNo1wRTFR1g Vedat Milor'un Twitter'da yaptığı "Menemen soğanlı mı olur yoksa soğansız mı?" anketinden sonra 1000kitap'ta bugüne kadar yaptığım ilk anketli incelemeye hoşgeldiniz. Bu incelemenin yorumlar kısmında şu sorunun
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,1bin okunma
··3 alıntı·
2 artı 1'leme
·
38,6bin görüntüleme
Gizem Çetin okurunun profil resmi
Her iki distopyada da sistem kurucuları halkın düşünme yeteneğini iğdiş etmeye çalışıyor ama CYD bu konuda daha başarılı. 1984 Yenikonuş ile filoloji ve sosyolojiyi, Cesur Yeni Dünya ise doğrudan biyolojiyi kullanıyor. 1984'te sistemin kalbinden Winston Smith gibi anomaliler çıkarken CYD'deki isyanın izleri ancak dışarıdan, "Vahşi" doğadan gelebiliyor bu yüzden. - Edebi açıdan 1984'ü daha başarılı buluyorum. - Günümüze daha yakın olan ise CYD. (Kuzey Kore gibi yerler 1984. Bizim gibi Amerikan etkisi altındaki yerlerde CYD). Belki zorlamayla değil ama popüler kültür, yeni neslin düşünmesini engelleyecek "soma"lar sunuyor. (ekşi sözlük'te fenahuyluspazo'nun netflix başlığında güzel bir entry'si vardır bu konuda) - "İkisinden birinde yaşamak zorundasın. Hangisi?" Koşula göre değişir. Eğer şu anki bilincimi koruyacaksam CYD her şeye rağmen bir zamanlar kim olduğumu hatırlayabilirim, ayrıca kaba kuvvet daha az. Doğduğumdan beri orada yaşayacaksam 1984. Çünkü en azından doğum sırasında şartlamayacaklar ve bir gün uyanma şansım olacak. Bu arada biraz dine bağlayacağım ama "CYD'de isyan dışarıdan gelebiliyor" deyince aklıma geldi. Hz. Musa, annesinden bebek yaşta ayrılarak Firavun'un sarayında yetişti. Çünkü İsrailoğulları nesillerdir ezildikleri için köle psikolojisini sindirmişlerdi. Aralarında yetişecek çocuklar da köleliği doğuştan kabullenmiş olacak, hakkıyla liderlik yapamayacaktı. Bu yüzden kurtarıcının bu köle psikolojisine hiç girmeyeceği bir ortamda yetişmesi gerekiyordu. Hz. Musa'nın Firavun'un sarayında büyümesinin hikmetlerinden biri buymuş. Doğrusunu Allah bilir. Bayağı uzattım, saat de geç oldu, gideyim ben :)
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Arkadaşlar bu arada bu incelemeyle yaptığım şeyin üniversitelerde bölümü bile var : "Karşılaştırmalı edebiyat bölümü" Yani insanlar bunun için üniversite okuyor, ben ise sizin önünüze üniversite okumanıza gerek kalmadan bir soruyla kitaplar arasındaki bu tür ilişkilerin ihtimallerini düşündürmeye çalışıyorum. Şöyle düşünün, aynı türden kitapların içerisindeki karakterleri, olay örgülerini, kurgularını ve anlatım tekniklerini karşılaştırırsanız önünüze yorumlama açısından çok yeni dünyalar açılabilir. Birkaç ihtimal daha vereyim ve bunlar üzerine de bir düşünün: Yüzyıllık Yalnızlık vs. Sevgili Arsız Ölüm İnsancıklar vs. Sis Aylak Adam vs. Yabancı Kayıp Zamanın İzinde vs. Saatleri Ayarlama Enstitüsü Oğuz daha napsın
Eda bilge okurunun profil resmi
1984 kitabı okuduktan sonra cesur yeni dünyayı okumuş biri olarak, kurgusu ile beni içine alamadığı için, dili bu kadar sıkıcı olduğu için ve bu distopik tarzın 1984 un aksine bende distopya hissi de pek uyandırmanasindan dolayı tercihim 1984 olacaktır. 1984 un bunca beni etkilemesinin bir nedeni de 10 yıldır ülkemde romanda geçen olayları aynısi veya benzeri yaşamamızdan da kaynaklıgini düşünüyorum. Keza çoğu zaman romanı yaşarken buluyoruz kendimizi bu ulkede...
Serkan Ergün okurunun profil resmi
Arthur C. Clarke "Çocukluğun Sonunda" kitabında her ütopya sonunda distopyaya dönüşür der. Yapacak, düşünecek hiçbir işi olmayan insanlar sonunda bir felakete yol açabilir. Buradan yola çıkarak Cesur yeni dünya zamanla 1984'e evrilecektir diyebiliriz
Hülya Güneş Aksan okurunun profil resmi
İşin bence en korkunç tarafı biz insanları ikiye ayırdığımızda: yarımızın korkuyla köleleştirilmeye müsait olması ve baskılanan duyguların hazzından, tesirinden, hipnozundan kaçamaması 1984' tekiler gibi; yarımızın ise her ne olursa olsun ben mutlu olayım dürtüsünde tüm tabuları, gerçekleri, zalimlikleri, sapkınlıkları yıkmaya dünden hazır olması Cesur Yeni Dünyalılar gibi ve her iki tarafında köleliğe yenik düşmesi ister acıyla isterse hazla... Belkide çok az bir grubun ise ; karanlığın azminde, çalışkanlığında oluşan distopya ve ütopyadan her durumda kaçıp kendi erdemli ama kör kuyusuna sığınmaya mecbur kalması. Hayat bence dengelerin içinde yaşanılır olabilir ki ancak bu insana düsünme, ahlak ve iyi hissetme yetilerini kullanma ve gerçekleştirme hakkı sunar. Yoksa gel şeker vericem ya da dayak yersinlerle yönetilen, insan değil bir yaşam formudur ancak.
Betül okurunun profil resmi
Bana göre her zaman Cesur Yeni Dünya daha korkutucu gelmiştir. Her nasıl 1984 kulağa daha zalim, daha otoriter ,daha zorba gelmişse de CYD’nın şiddeti okurlar tarafından içselleşmemiş sanırım. İnsanı insan yapan düşüncelerle var olmasıdır. CYD’da bu, insanların elinde olmadan alınıyor. İnsan olmanın bir önemi yok orda çünkü zihin de yapaydır. Düşünebilme yetisi alınmıştır. Hiyerarşik şekilde kaderler belirleniyor. Oksijenden, besinden kısıp zihinen ve bedenen gelişmemiş, kölelik icin yaratılanlar var. Cinsellik, sahip olma, istediğini yapabilme özgürlüğü ve zevk temel amaç olmasına rağmen ruhsuzluk hakimdir. İnsanlar sistem için yaratılmıştır. Sistemin elinin altındadır. Bu her zaman daha acımasız gelmiştir bana göre. 1984’te her şey yasak olmasına rağmen, o irade ve fikir özgürlüğü beyinden yitip gitmemiştir, baskılanıyordur. Yok olmaktansa yasaklı olmak, ihtimal dahilinde olmak daha yaşanılabilir ve dayanılabilir kılar 1984’ü.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Çok açıklayıcı bir karşılaştırma olmuş Betül, haftaya yapacağımız grup yayınında bu düşüncelerini de mutlaka tekrar görmek isterim. :) Ben de seninle benzer düşünüyorum zaten. Düşüncenin bir suç olmasındansa düşüncenin en başından beri birileri tarafından şartlandırılması bana daha sıkıntı verici, rahatsız edici geliyor. Ama bu konudaki farklı görüşleri duymak istediğim için bu şekilde bir inceleme olmasını istedim. Değerli görüşlerin için teşekkür ederim
3 sonraki yanıtı göster
Havva okurunun profil resmi
Hiçbir şeyin farkında olmayıp mutlu olacağıma her şeyin farkında olup mutsuz olmayı yeğlerim diyecektim ki.. Diyemedim. Sanırım bunu söyleyecek cesaretim bile yok. İkisinden birini seçeceksem Cesur Yeni Dünya'da yaşamak isterdim fakat akıcılık ve kurgu yönünden 1984'ü seçiyorum
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Evet aslında mutsuz olmanın insana kattığı şey mutlu olmaktan çok daha fazla. Tabii eğer sonucunda mutlu olmana da izin veriliyorsa... Ama 1984’teki maalesef sanal bir mutluluk ve sürekli arttığı söylenen sayıların yalanları etrafında dönen bir mutluluk. Cesur Yeni Dünya’daki ise şartlandırılan ve kendinin karar veremediği daha psikopat bir mutluluk. İkisi de çok farklı yönlere değiniyor ama dediğiniz gibi kurgunun ilerleyişi açısından 1984 birkaç tık daha önde. Değerli yorumunuz için teşekkür ederim
Abraham okurunun profil resmi
İnternet üzerinde günümüz 1984'e mi daha çok benziyor yoksa Cesur Yeni Dünya'ya mı diye bir sürü tartışma gördüm. Bu iki eser sürekli karşılaştırılıyor ve gördüğüm kadarıyla çoğunluk CYD diyor(Türkiye'de ki okuyucular çoğunlukla günümüzün 1984'e daha çok benzediğini söylese de dünya genelinde CYD denildiğini gördüm.) Bana kalırsa günümüz 1984 ve Cesur Yeni Dünya'nın karışımı gibi. ABD, Cesur Yeni Dünya'ya benzerken; Kuzey Kore, 1984'e benziyor. Ben her iki bakış açısının da aynı anda doğru olduğunu ve maalesef bugün dünyamızda her ikisinin de bir şekilde toplumumuzun bir parçası haline geldiğini düşünüyorum. Bir yanda sansür, propaganda ve artan devlet gözetimi gizliliğimize zarar veriyor. Diğer yanda insanları robotlaştıran, insanın düşünmesini ve kişisel gelişimini engelleyen eğlence ve dikkat dağıtıcı unsurlar var. İki distopyadan birinde yaşamak isteseydim CYD derdim. 1984'ün acılı ve baskıcı dünyasını kaldıramaz, CYD'da sürekli "mutlu" olmayı ve Alfa olarak yaşamayı tercih ederdim. Olur da şanssızlık ya, mutsuz olursam soma alırdım. 1984'de işkence çekmekten iyidir. Eserleri karşılaştırınca hangisinin daha iyi olduğuna karar veremiyorum. 1984'ü edebi olarak biraz daha başarılı buldum ve üzerimde duygusal etkiler bıraktı. Cesur Yeni Dünya ise beni yaratıcılık açısından tamamen büyüledi 1931'de yazıldığına inanamadım. Eserlerin sonlarını ele aldığımda 1984'den bir tık daha memnun kaldığımı söyleyebilirim o yüzden 1984 diyorum. İleride tekrar okursam belki fikrim değişir. Bu iki eseri kıyaslamak cidden zor...
Eminkolnikov okurunun profil resmi
Soru şaşırtmaçlı gibi geldi...bu yüzden oyuna gelmeyerek c Otomatik Portakal diyorum.
Oğuz Aktürk okurunun profil resmi
Otomatik Portakal da çok can sıkıcı bir kitap ya... Hele ki Kubrick'in filminde o şiddet sahnelerinin ve göz kapağının açılmasıyla insana o görüntülerin dikte edilmesiyle insanın bir kobay faresine dönmesi inanılmaz rahatsız edici. Anormal olan şiddetin bile normalleştirildiği çok farklı bir distopya bence de
2 sonraki yanıtı göster
Fama okurunun profil resmi
Benim için her ikisi de korkunç bir yaşam. Çünkü ben Satre varoluşçuluk düşüncesindeyim. Herşey den özgür irade ile kendimiz sorumlu olmalıyız. Bizi kimse kendine göre robotlaştırmamalı diye düşünüyorum.
53 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.