Gönderi

Adamı dağda eşkıya çeviriyor. Adam eşkıyaya, adın ne diyor. Eşkıya, Ali diyor. Adam, nasıl olur diyor, çâr-ı güzinden gelme bu isimde biri eşkıyalık edebilsin. Eşkıya pişman olmuş, bırakmış adamı yoluna gitsin. Ama bir zaman sonra, ben demiş neden elime geçen adamı soymadım, eşkıyalık etmeyip bıraktım. Dönüp adamı yeniden çevirmiş, soyun kuşağını demiş. Adam, bakmış yine aynı eşkıya, kuşağından altınları çıkarırken, senin babanın adı nedir diye soruyor. Eşkıya, Mehmet diyor, bu cevabı alınca taaccüb ediyor, böyle mübarek bir isme sahip kişinin evladı nasıl eşkıyalık eder, harama tevessül eder diyor, eşkıya edep edip, pişman oluyor. Bırakıp gidiyor. Bir zaman sonra, ben diyor aldatıldım. Bunun parasını almam gerek, dönüp, bıraktığı adamı çeviriyor, adam görüyor ki aynı eşkıya, bu defa, senin dedenin adı nedir diyor, eşkıya Ters diyor, bir ermeni adı, o zaman adam, eh, şimdi oldu diyor, senin o damarın tutmuş, alacaksın neyim varsa diyor.
Sayfa 151Kitabı okudu
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.