Gönderi

1978 yılı kredi bulamayan hükümet açısından zor geçecek ve para arayışı 1979'a da damgasını vuracaktı. Bir yandan IMF ile görüşmeler yürütülüyor, bir yandan da ABD ile Türkiye'deki NATO ve Amerikan üslerinin kullanımı, casus U-2 uçaklarının uçuşu ve AWACS projesi müzakere ediliyordu. ABD Türkiye'nin finansman ihtiyacını Soğuk Savaş'ın Amerikancı ve anti-Sovyetik bağımlılık ilişkilerini derinleştirmek için kullanıyor, Türkiye ise finansman arayışında Soğuk Savaş'taki jeopolitik konumundan yararlanmaya çalışıyordu. Nihayet 30 Mayıs 1979'da Paris'te gerçekleşen toplantıda Türkiye'ye kredi açılması hususunda anlaşmaya varıldı. Ancak alınan kredi, sadece krediyi veren ülkelerin mallarının ithal edilmesinde kullanılabilecekti. Ayrıca, üç dilim halinde ve IMF'nin hükümetin attığı adımlara yönelik değerlendirmesinden sonra kullanılabilecekti. Toplantının ardından 11 Haziran' da tekrar devalüasyona gidildi ve Temmuz başında da IMF'ye niyet mektubu sunuldu. Mektuptaki önemli maddelerden biri Türkiye'nin sosyalist bloktaki ülkelerle ilişkilerini geliştirmemesiydi. Yani yerli ve uluslararası sermaye, bir yandan düzenin restore edilmesine yönelik programın hayata geçirilmesine bir yandan da Türkiye'nin sosyalist blokla ilişkilerini geliştirilmemesine yönelik bir yol haritasını takip ediyordu. Ecevit'in ne radikal bir kopuş stratejisini ne de sermayenin programını tam olarak hayata geçirememesinin bedeli krizin giderek derinleşmesi oldu. Enflasyon 1978'de %58'e, 1979'da ise %64'e yükseldi. Karaborsa ve kaçakçılık ekonomiye damgasını vurmaya başladı, halk temel gıda ürünlerine ulaşmakta büyük güçlükler çekti. Gelir dağılımı ise şiddetli bir şekilde bozuldu. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'da ücretlilerin payı 1977'de %33,8 iken 1979'da %26,S'e, tarım kesiminin payı %33,8' den %26,8'e düşerken, sermayenin payı ise %37,1'den %52,8'e yükseldi. (Ataay, 2007: 152) Yani çalışan sınıfların desteğiyle ve "düzen değişikliği/halk iktidarı" söylemiyle iktidara gelen Ecevit hükümeti, iktidarda kaldığı yaklaşık 22 ayın sonunda çalışan sınıfların daha da yoksullaştığı zengin sınıfların ise daha da zenginleştiği bir tabloya imza atmış oldu. Ayrıca IMF programlarının meşrulaşmasına ve böylece 24 Ocak Kararlarına, yani Türkiye ekonomisinin neoliberal programa açılmasına giden yolun taşlarını döşedi.
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.