Gönderi

Necip Fazıl, Türkeş ve Ülkücü Hareket 1977 yılının, Ülkücü Hareket'in ideolojik terkibinde İslam'ın vazgeçilmez bir yere sahip olmasının tescillenmesi bakımından sembolik bir nitelik taşıdığı söylenebilir. 1977 seçimlerinin yapıldığı ve Ecevit'in seçimleri kazandığı, öte yandan sosyalist solun yükselişinin devam ettiği bu yıl, Necip Fazıl Kısakürek fikri bir teyakkuz haliyle MHP saflarına katılmıştır. Milli Selamet Partisi'nden "Büyük Doğu fikrinin düşük çocuğu" diye bahseden ve MSP'nin "İslam stratejisini patikalarda ve çıkmaz sokaklarda heba" ettiğini söyleyen Kısakürek, "ezel ve ebed arası büyük dava yolunda Milli Türk Talebe Birliği'nin misallendirdiği fikir ve iman mihrakına Türkeş'in hareketli gençliğini" oturtmayı hedeflemektedir. Yani Türk-İslam sentezi bir fikir olmaktan çıkıp aksiyona dönüşecek ve "Müslüman gençlik"le "ülkücü gençlik"in birleşmesine vesile olacaktır. Bu hedef doğrultusunda 1977 seçimlerinin hemen öncesinde, Türkeş ve Kısakürek karşılıklı birer "beyanname", yani birer "manifesto" yayımlarlar. Her ikisinin de Kısakürek tarafından yazıldığı iddia edilen bu beyannamelerin Türkeş'e ait olanında şöyle denilmektedir: 1- Alparslan Türkeş, yatalak bir iradeye karşı, fikirsiz bir hareket saydığı 1960 ihtilaline, başta, sırf bir fikir yönü vermek ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin ihtilali sömürmesine mani olmak için katılmış fakat bu gidiş önlenemeyince uzak kalmış, Türk Milleti ve tarihinin ihtilal kadrosuna biçtiği suçluluk dairesinin dışında kalmayı ve ibrasına nail olmayı şart bilmiştir. 2- Alparslan Türkeş ve Parti'sinin dünya görüşü, ruhi muhtevaya bağlı milliyetçilik olarak metblıluğu (bağlı olunan) ruha ve tabiliği milliyete veren bir anlayış içinde tek kelimeyle İslam imanıdır. 3- Alparaslan Türkeş ve Partisi, milliyetçiliği, içi kevserle dolu bir kase şeklinde görür, ana kıymeti kasede değil, kevserde bulur ve o kevserin nurunu ışıldattığı nispette kaseye değer verir. 4- Alparslan Türkeş ve Partisi, bugün en keskin bunalımını yaşayan insanlığa yol gösterici istikamet oklarını, Kainatın Efendisi'nce getirilmiş ruh ve ahlak ölçüleri olarak ilan eder ve tasarılarını, hasretlerini, her şeyini bu inanç mihrakında toplar. 5- Dostluk ve düşmanlık kutuplarımızı tayinde kıstaslarımız şudur ki: Ferd, zümre, sınıf ve makam olarak her kim ve her ne olursa olsun, Hakk'ın düşmanları düşmanımız, Hakk'ın dostları dostumuzdur. Türk Milletinin maruz bulunduğu derin bunalımın tarihi gelişmesi bakımından yöneticilerin Türk Milletinin dert ve ızdıraplarının sebeplerini teşhis edemediklerini, tedbir ve çarelerde revizyona tabi tutamadıklarını ve taklitçi kaldıklarını görüyoruz. Türk'ün ruh köküne inmeyen ve bağlanmayan her tedbirin temelsiz kalacağı inancındayız. 1977 seçimlerinin eşiğinde, başta milliyetçi, mukaddesatçı Türk gençliği bulunmak üzere, Alparslan Türkeş ve Partisinin hüviyeti bu satırların ifade ettiği derin manalardan ibarettir. Üslubu itibarıyla Necip Fazıl'a ait olduğunu düşünebileceğimiz, ancak Türkeş'in ağzından kamuoyuna açıklanan bu satırlar milliyetçi-muhafazakar kitleler nezdinde bir tür imaj çalışması olarak düşünülebilir: Türkeş 27 Mayıs'a bir tür zorunluluk nedeniyle, "darbeyi doğru yola çekmek" amacıyla katılmıştır ve Menderes'in idamında hiçbir suçu yoktur. Partinin dünya görüşünü esas itibarıyla "İslam imanı" oluşturmakta, milliyetçilik ise ancak bu imana tabi olduğu ve onu güçlendirdiği sürece bir anlam taşımaktadır. MHP'nin dost-düşman ayrımı üzerine inşa edilmiş olan siyasal anlayışında, inananlar dost ve inanmayanlar düşmandır. Türkeş'in beyannamesini Kısakürek'inki takip edecektir. Kısakürek'in beyannamesinde ise şöyle denilmektedir: M.H.P. Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in "Türk Milletine Beyannamesi"ni okudum. Pılı-pırtı odalarının raflarında dizili, kapağı arkasına devrik ve içi boş, hatta süprüntü dolu teneke konserve kutuları halindeki partiler arasında, bugünden itibaren MHP, nazarımda bambaşka bir mana ve hüviyet sahibidir. Onu, müslümanlık ve Türklüğün gerçek hakkını vermeye namzet bir topluluk olarak anıyor ve canımın içinden selamlıyorum. Bu beyanname, ta Cava'daki mü'minle Amerika'daki zenci müslümana kadar bütün İslam alemini ihtizaza getirecek ve oluş davasını temellendirecek kıymette tarihi bir hadisedir. İdeal yumağımızın her lifini içinde saklayan bir tohum... İslam aleminin Türkiye' den beklediği zuhur ve tecellinin tohumu .. . Türkeş beyannamesinde dört ana esası, bir binanın dört direği halinde vazetmektedir: 1- 1960 gece baskınının sorumluları arasında değildir. 2- Posa ve kabuk milliyetçiliğinden uzak ve ruhi muhtevaya tabi manada milliyetçidir. 3- Başını dayadığı tek ruhi muhteva, yine tek kelimeyle ve bütün ölçüleriyle İSLAM' dır. 4- Son 150 yıllık taklit devremizin bütün sahtekarlıklarını tezgahlayacak ve gerçek oluşu billurlaştıracak bir tarih (revizyon) una taliptir. Ne Mebus, ne Senatör, ne Bakan, ne şu, ne bu ! .. Allah'ın bana biçtiği manevi makam ve memuriyeti bunlardan hiçbiri tercüme edemez. Bu bakımdan en canhıraş ihlas ve hasbilik kürsüsünden haykırıyorum: 40 yıllık mücadele ve yepyeni bir gençlik inşası hayatımda, bugün, bu beyannameden, bu beyannamenin sahibine ve partisine taktığı şeref ve mesuliyet bazubendinden sonra, artık, emin olmaya yakın bir ümid nefesi alabilirim. 150 yıldır hergün biraz daha artıcı bir hasretle kurtarıcısını bekleyen Türk Milletine "beklediğin geliyor!" müjdesini vermenin ilk ümid günü bu tarihi andır. "Emin olmaya yakın ümid" ışığının çaktığını gördüğüme ve bu ışığı nice defa hayal edip de karanlıklara düştüğüme göre, bundan böyle yeni inkisarlara tahammülü kalmayan yanık yüreğimi, dava yolunda en küçük istikamet hatasına razı olmaz bir hassasiyetle bu beyannamenin halkaladığı sıcak avuçlara bırakıyor ve 40 yıllık emeğimin semeresini bu çevrenin aksiyoncu ruhundan bekliyor ve istiyorum! İçi alev alev müslüman, dışı pırıl pırıl Türk ve içi dışına hakim, dışı içine köle, yeni Türk neslinin maya çanağı olmak ehliyeti hangi topluluktaysa ben oradayım. Allah'ın inayeti ve Resulünün ruhaniyeti bu yoldakilerin üzerinde olsun! .. 1977 seçimlerinde MHP elbette ki sadece Necip Fazıl'ın etkisiyle değil ama yükselen siyasal kutuplaşmayla birlikte, oylarını artırarak 1973 seçimlerine kıyasla neredeyse ikiye katlayacaktır. MHP'nin bir önceki seçimde %3,4 olan oyları bu seçimde %6'ya çıkmış, aldığı oy da 362.208'den 951 .544'e çıkmıştır. Ancak bu oy oranı yeterli değildir ve Necip Fazıl'ın korktuğu şey gerçekleşecek, 5 Ocak 1978'de Ecevit yeni hükümeti kurmayı başaracaktır.
59 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.