Gönderi

Direngen elleri ve inatçı ayakları savrulmaya, kasılmaya, çırpınmaya başladı. Martin ise hem bu uzuvlarıyla hem de onların savrulup çırpınmalarını sağlayan yaşama arzusuyla dalgasını geçiyordu. Çok derinlere inmişti. Kollarıyla bacakları artik onu yukarı çıkaramazdı. Durgun bir hülyalar denizi içinde dalgalanmaya bırakılmış gibiydi. Renkler ve parlak ışıklar onu kuşatmış, yıkıyor, onun üstünde başın da geziniyordu. O da ne? Deniz fenerine benziyordu ama beyninin içindeki bir fenerdi, çakıp sönen beyaz parlak bir ışıktı. Giderek daha seri biçimde çakıyordu. Sanki engin ve nihayetsiz bir merdivenden yuvarlanıyormuşçasına güm bürtüler duydu uzun bir süre. Dipte bir yerlerde karanlığın içine düştü. Bu kadarını fark edebildi. Karanlığın içindeydi artık. Bunu fark ettiği anda da farkındalığı sona erdi.
Sayfa 480Kitabı okudu
·
19 görüntüleme
Semih özgün cankurt okurunun profil resmi
Güzel bir kitaba benziyor diye düşünüyorum
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.