Gönderi

Atatürk eskiden beri az bir zaman müstesna- bekar yaşamış bir adam olmakla beraber bir " münzevî " değildi. Selanik'te Erkan-ı harbiye dairesinde işini bitirir bitirmez; yazsa Beyazkule bahçesinde kışsa muhakkak Yonyo birahanesinde arkadaşları ile birlikte bir masa başında toplanır, ara sıra havai bir konu, fakat ekseriya ciddi bir bahis açar hem bira veya rakı içilir hem de uzun uzun konuşulurdu. Askerî mahfildeki harp oyunları esnasında, nasıl topluluğa fikirleriyle, tenkidleri ile hâkim oluverirse Yonyo'da veya Beyaz Kule bahçesinde de bu vaziyeti sezilirdi . Gece gündüz durmak dinlenmek bilmeyen bu hârika adam, meselâ harp oyunlarında filan ve filan tepenin harita üstünde gösterilen rakımını tashih eder, yerine, bizzat tespit ettiği rakımı ortaya atarak tashih ettirirdi . Atatürk fikirlerini empoze ederdi amma, körü körüne diktaya gider bir adam da değildi. Ölünceye kadar, mütemadiyen kafasını işletmiş, daha doğru bir tabirle kafası işlemiş, yorulmak bilmez bir harika idi. Bu halini Cumhur reisi olduktan sonra da müşahede ettik. Onun akşam sofraları içkisiyle beraber, mutlaka bir fikir ve münakaşa sahnesiydi. Bazılarının zannı gibi, içki için kimseyi zorlamazdı... Sofra, akşamları sekiz buçuk, dokuzda başlar ve gece çok defa sabah üçe dörde, hatta beşe kadar sürerdi. (Çankaya' da) Davetliler, Atatürk yukarıdan ininceye kadar ekseriya bilardo salonunda vakit geçirirler, bilardo oyunlarını seyrederlerdi. Ali Canip Yöntem Yakın Tarihimiz Mecmuası, Cilt: 2, Sayı: 15, 7 Haziran 1962, s. 33-34.
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.