Gönderi

Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah'ın konuşmalarından bir bölüm.
'Cennet düşüncesi eski önemini kaybetti. Ölünce gidecekleri cenneti tasavvur ederek eskisi kadar mutlu olmuyorlar. Ama aynı şekilde inanmayı da sürdürüyorlar. Zira yepyeni bir şeylerin peşinden koşmaya yeltenemeyecek kadar tembeller.' 'Yani sence, günümüzde cennet vaadiyle vaazlarda bulunan bir peygamberin kitlelerin kalbini kazanma şansı yok mu?' diye sordum. Ömer kahkahayla gülerek, Kesinlikle yok,' karşılığını verdi. 'Sönmüş bir meşale bir daha yanmaz. Solmuş bir lale bir daha tomurcuklanmaz. İnsanlar kurdukları basit dünyalarına iyice bağlandılar artık. Onlara cennetin kapilarınin gözlerinin önünde açılmasını sağlayacak bir anahtar sunamayan birinin peygamberliğini ilan etmesi hiçbir fayda sağlamayacaktir.' Bu sözlerin etkisiyle adeta yıldırım çarpmışa dönmüştüm. Ömer şaka yapıyor olsa da söyledikleriyle ruhumu kasip kavuracak bir yangın çıkarmıştı. Evet, insanlar masallara, uydurulmuş hikayelere bayılırlardı. Gözlerini kör edecek şeyler onlar mutlu kılıyordu. Ömer karşımda şarabını yudumluyordu. Ama o sırada benim içimde firtinalar kopmaya başlamıştı. İnsanliğın o ana dek görmediği yepyeni bir plan tomurcuklanıyordu içimde. Insanın körlüğünün sınırlarını son noktaya dek zorlayacaktım! Bu körlükten istifade ederek mutlak bir kudrete sahip olacak, müthiş bir ayncalık elde edecektim! Bunu da muhteşem bir masal uydurarak sağlayacaktım. Hakikati öyle bir tahrip edecektim ki torunlarımın torunları dahi bundan bahsedeceklerdi.
Sayfa 172Kitabı okudu
··
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.