Gönderi

Ve keza mu'akkad olan terâkîbi isti mâlden dahî ictinâb ve me"ânísi elfāzına müsâbekat yani elfâzından mukaddem zihne tebâdür eden terakibi ihtiyâr intihâb etmelidir. Kezâlik bir beyitte meânînin kesret u izdihamından dahî ictinâb lâzım gelir. Zîrâ bunda dahî bir ney'-i ta'kid-i fehm vardır. Ve muhtâr olan ancak elfâzı me‘ânîsine mutābık veyâhut evfâ vü etemm olan ibârâttır. Ve meânî kesîr u müzdahim oldukda haşv olur ve zihin onlara dalıp zevkin istîfâ-yı idrâk-i belâğat eylemesine mâni' olur. İşte bu sebepten şüyûh u esâtizemiz ber-minvâl-i sâbık Mütenebbî ile Ma arrinin şiirlerini esâlîb-i Arab üzre mensûc değildir diye ta'yîb edip de tabaka-i şiirden sâkıttır dedikleri gibi, şark-ı Endülüs şâ'iri olan İbn Hafâce'nin bir beytinde pek çok meânî mevcûd u müzdahim olduğundan onun şiirini dahî ta’yîb ederlerdi. Ve bu bâbda hâkim ancak zevk-i belâğattir.
Sayfa 365 - YEK
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.