Gönderi

Atatürk
1930'lara gelindiğinde, ırkçılık ve ''üstün ırk'' kavramları, kimi devletlerin ya da devlet başkanlarının izledikleri bir siyasaya da dönüşünce, Türklerin uygarlık yeteneğinden yoksun bir kavim olmadığını meydana çıkarmak, ırkçı görüşlerin yanlışlığını göstermekten çok, Türk ulusuna özgüven ve moral güç sağlama yönünden zorunlu hale gelmişti. İşte Atatürk'ün, devrimci atılımları sürdürürken antropolojik ölçümlere de eğilmesi, bir siyasaya katılma ya da bir modayı izlemeden çok, Türkler hakkındaki önyargılara ve suçlamalara, aynı yöntemle yanıt verme amacına yönelikti.
··
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.