Gönderi

"Bu olsun mu öykünün sonu? Bir çeşit iç çekiş? Dalgacığın son kıpırtısı? Bir hendeğe, fıkırdayarak ölüp gideceği yere düşen bir su damlacığı? Masaya dokunmalıyım - böyle - bu ânın duyumunu yeniden ele geçirmeliyim. Şişelerle dolu bir dolap; çörek dolu bir sepet; bir tabak muz. Erinç veren görüntüler bunlar, ama öykü yoksa eğer, nasıl bir başlangıç olabilir, nasıl bir son? Hayat, biz onu anlatmaya kalkıştığımızda gösterdiğimiz davranışa yatkın değil belki de. Gecenin ilerlemiş saatlerinde otururken daha çoğunu denetleyemememiz tuhaf geliyor. Kâğıtla dolu çekmeceler pek bir işe yaramıyor o sıra. Gücün, kurumuş bir dereciğe doğru içerilere içerilere çekilmesi nasıl da tuhaf. Yapayalnız otururken biz harcanmışız gibi geliyor; sularımız yalnızca şu çakırdikenin sivri ucunu birazcık çevreleyebilir, ıslatmak için daha uzaktaki çakıl taşına erişemeyiz.
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.