Gönderi

ÇETİN ALTAN ANLATIYOR:
Bir öğle sonrası... Bayram içeri girdi, "Sizi biri görmek istiyor" dedi. -Buyursun... İçeri tıraşı uzamış, üstü başı bakımsız, yaşlıca, çelimsiz bir adam girdi. Hazırolu andıran bir duruş ve hafif bükük bir boyunla: -Bendeniz, dedi, Mehmet Âkif'in oğluyum... Bir anda ne olduğumu yine şaşırdım ve nasıl şaşırdım bilemezsiniz. Eski bir dostluk havası yaratmak istercesine: -Ooooo buyurun buyurun, nasılsınız?.. türünden bir yakınlık göstermeye çalıştım. O tavrını bozmadı: -Rahatsız etmeyeyim, dedi. Sizden ufak bir yardım rica etmeye gelmiştim... Gökler mi tepeme yıkıldı; yer mi yarıldı da, ben mi yerin dibine geçtim; doğrusu fena allak bullak oldum... Ve yine tek yapabileceğim şeyi yaptım, cüzdanımı çıkarıp uzattım. O, bükük boynuyla: -Siz ne münasip görürseniz, dedi. Cinnet cehennemlerinin tüm yıldırımları düşüyordu yüreğime. Cüzdanımı açtım; içinde ne varsa çıkardım –fazla bir şey de yoktu– elimde tuttum. Bir iki adım attı. Sanırım sadece bir 10, yahut 20 Lira aldı... -Çok çok teşekkür ederim, rahatsız ettim, dedi ve çıktı. Aradan bir ay geçti geçmedi. Gazetelerde küçük bir haber ilişti gözüme... Beşiktaş'taki çöp bidonlarından birinde Mehmet Âkif'in oğlunun ölüsü bulunmuştu...
Kurtuba Kitap
·
6 görüntüleme
Seda okurunun profil resmi
Sorma bıdık sorma. Bu anekdotu biliyordum ama tekrar tekrar okuyunca fena oldum. Sen ki cihanı titreten Mehmet Akif'in biricik emanetisin, ne olursan ol reva mıydı böylesi? Türk milleti olarak çok şey borçluyuz Akif'e, ama o bize hakkını helal etmiş midir bilmem?
K. okurunun profil resmi
Beğen tuşuna basamadım. Vefa... Ne yamalı bir sözcük.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.