Gönderi

Sen iyi bir evlattın, Meryem co; ve ben seni bir kez olsun, utanç duymadan, pişmanlık duymadan anamıyorum. Pişmanlık... Sen söz konusu olduğunda, Meryem co, ben de pişmanlıktan bol bir şey yok. Herat’a geldiğin gün seninle görüşmediğim için pişmanım. Kapıyı açıp seni içeri almadığıma pişmanım. Sana kızımmış gibi davranmadığıma, yıllarca o kulübede yaşamana göz yumduğuma pişmanım. Ve ne uğruna? Etrafa rezil olma korkusundan mı? Şu sözde temiz adımın lekelenmesinden mi? Şimdi, bunca kayıptan sonra.. Bu tür kaygılar bana nasıl da önemsiz görünüyor. Ama artık çokgeç tabiî. Belki de yüreksizlerin asıl cezası budur; Gerçeği iş işten geçtikten sonra, artık yapılabilecek hiçbir şey kalmadığında görmek, anlamak. Şimdi elimden gelen tek şey, senin çok iyi bir evlat olduğunu ve benim seni kesinlikle hak etmediğimi tekrarlamak, Meryem co. Tek yapabildiğim, senden af dilemek. Bağışla beni, Meryem co. Affet. Affet beni. Affet.
Sayfa 416Kitabı okudu
·
1 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.