Gönderi

İdam cezasını kabullenmek hakkında
Başkalarından daha erken ölecektim, orası aşikârdı. Ama herkesin bildiği gibi, hayat yaşamaya değmez. Aslında, doğal olarak başka kadınlar ve başka erkekler yaşamaya devam edeceklerine, üstelik bu binlerce yıl böyle sürüp gideceğine göre, ha otuz yaşında ölmüşsün ha yetmiş; bir önemi olmadığını biliyordum. Uzun lafın kısası; bu, gün gibi ortada. Ha bugün olmuş ha yirmi yıl sonra, neticede ölen yine ben olacaktım. Bu noktada, akıl yürütmemde beni biraz huzursuz eden, yirmi yıl daha yaşamak fikrinin kalbimi dehşetli bir hop ettirmesiydi. Ama bu hissi baatirmak için tek yapabildiğim, yirmi yıl sonra yine o gün gelip çattığında, düşüncelerimin ne olacağını hayal etmekti. Nihayetinde madem ölüyoruz, nasıl ve ne zaman olduğunun ne önemi var, orası aşikar. Öyleyse (ki işin zor yanı bu "öyleyse" sözcüğünün akıl yürütmemde ne ifade ettiğini gözden kaçırmamaktı) , öyleyse, temyiz talebimin reddedilmesini kabullenmem gerekiyordu.
Sayfa 102Kitabı okudu
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.