Gönderi

Bir Tarih Parçası Ölüyor 1938 yılında hastalığı oldukça ilerleyen ve tüm tedavilere rağmen günden güne eriyen Atatürk’ün yakınlarıyla son görüşmesi 6 Kasım’dadır. Atatürk, yataktan son olarak kalktı. Afet Hanım ile yanında hizmet edenler onun ayağa kalkmasına yardım ettiler. Omuzları incelmiş, kemikleri fırlamıştı. Yalnız elleri o güzel biçimini kaybetmemişti. Hepsine teker teker elini uzattı, onlar da bunu bir daha yapamayacaklarını iyi bilerek, bu eli öptüler. Daha sonra Atatürk, Altemur Kılıç Bey’in büyük annesine haber gönderir; “Ben herhalde sonsuza gidiciyim. Benim için bu gece bir zahmet Yasin okusun.” der. Ertesi gün doktorlar, bir ponksiyon daha yaptılar ve yine çok miktarda su aldılar. Bundan sonra canı enginar istedi. İstanbul’da bu mevsimde enginar bulunmadığı için Hatay’dan ısmarladılar. Ancak enginar gelince Atatürk’e yemek kısmet olmadı. Aradan çok geçmeden, şiddetli bir nöbetten sonra, ‘Allaha Ismarladık.’ diye mırıldandı. Son komaya girdi. Görünüşe bakılırsa sakin ve rahattı. 8 Kasım’da tekrar ağır bir komaya girer. Saat 19 dolaylarında başlayan koma gittikçe ağırlaşır. Bu rahatsızlıkta Atatürk’ün midesi bulanmış ve kusmaya çalışmıştı. Sürekli istifra etmeye çalışan Atatürk, bu sırada Hasan Rıza Bey’e (Soyak) bakarak “Saat kaç?” diye birkaç kez sormuş, Hasan Rıza Bey her soruşunda “Saat 7 efendimiz.” diyerek cevap vermişti. Bu sırada kendisine haber verilen Neşet Ömer Bey de gelmişti. Abravaya ile Atatürk’e gereken tedavileri yapıyorlar ve bazı önlemler alıyorlardı. Neşet Ömer Bey bir ara “Dilinizi göreyim efendim.” diye seslendi. Atatürk dilini yarıya kadar dışarı çıkardı. Neşet Ömer Bey “Biraz daha uzatınız efendim.” diye seslenince, Atatürk, Neşet Ömer Bey’e bakarak; “Ve aleykümüsselam.” diyerek gözlerini kapattı. Atatürk son kez komaya girmişti. Ertesi gün gece yarısına doğru, kriz en yüksek noktasına varmıştı. Artık son anlarını yaşadığı belli oluyordu. Doktorlardan biri ağlıyor, öteki ikisi ayaklarını ovuyorlardı. Hasan Rıza, Kılıç Ali ve İsmail Hakkı, asker gibi yatağın ayakucunda hazır ol vaziyetinde duruyorlardı. Hasan Rıza, Kılıç Ali’ye: “Bak,” dedi, “bir tarih parçası ölüyor.” Yüzünde hiç renk kalmamıştı. 9 Kasım gecesini rahatsız geçiren Atatürk, artık derin bir uykuda gibi yatıyor ve ölümü bekliyordu. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği tekrar resmî bildiri yayınlamaya başlar. 9 Kasım 1938’de saat 24’te yayınlanan bildiride “umumi durumunun tehlikeli bir hal aldığı” vurgulanır. 10 Kasım 1938 günü saat 8 gibi bir ara gırtlağından “Hı. Hı. Hı.” sesleri çıkarmıştı. 10 Kasım 1938 sabahı, saat dokuzu biraz geçe, gözlerini açtı. Bu gözler, bir an için yine her zamanki mavi ışığıyla, kendini bilmeden, çevresindekilere doğru parıldadı, sonra kapandı. Başı yastığın üzerine düştü. Sevgili Atatürk, kendisini tedavi etmeye çabalayan hekimlerinin gözyaşları arasında, saat 9.05’te hayata veda eder. Türk Milletinin Kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ölmüştü.
Sayfa 112Kitabı okudu
·
140 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.