Hani der ya şarkıda; Birgün "Asılı kalırsın bir ipin ucunda" Gönül yâreler içinde... O hesap. Bizi yaralayan birikimlerdir aslında. Zamanla, doğar, büyür, gelişir. Bizimle birlikte orada kök salar. Öyle kolay değildir oysa. Bir kalbiniz vardır, Ve her gelen aynı yere çalışır diğer 77 organ ve 206 kemiğe rağmen. Derinlere, en derinlere. Gözlerin açık, Tüm olan bitenin farkındasındır. Bir manzaraya bakar gibi izlersin olanı biteni kendin dışarıda, Kafan içeride. Görüyorsun, Duyuyorsun, Bir tek o an bir parçanı bir süre hissetmiyorsun. Sonradan geliyor yavaş yavaş... Lokal anestezi gibi birşey yani. Bir an yok gibi, Ama sanki her an oradaymış gibi bilirsin. Bu noktaya nasıl vardığını bilsen bile, En derine kadar nasıl indiğini bilsen bile, Bu, onu onarabileceğin anlamına gelmez. Her yarayı iyileştiremezsin. Her yara kapanmaz. Yine de bu bir sorun değil aslında. Bunun sorun olmadığına inanmalısınız. İnanmalısınız çünkü; Geriye dönüp baktığınızda önemli olan tek şey, Hayatınızı sevdiğin bir şeyi yaparak geçirip geçirmediğiniz. Sevdiğin insanlarla birlikte miydin? Ve mutlu muydun? Bu saçma ama güzel ve korkutucu hayatın tadını çıkardın mı? En önemli şeylere tutunabilmek için, Sana engel olan şeylerden kurtulabildin mi? Çünkü bazı düğümler çözülmek için değil; Siz kesip atacağınız yeri görün diye düğümdür. Sonra; Sonrasında yüzü, elleri siliniyor, Sen diye bir şey, Ben diye bir sevda kalmıyor...