Yine at sırtında yemyeşil ormanların içinden geçtim, kanlı savaşların ortasında kaldım, yüksek kale burçlarından güneşin doğuşunu seyrettim. Keşke o zamanlarda yaşasaymışıyım dedirten bir kitap okudum
.
Savaşların en acımasız komutanı, karanlıklar Lordu Rafael, nam_ı diğer Kayran ve onun küçük esiri Keira... İki klan arasındaki amansız savaşta, kılıçların gürültüsü altında kalplerinin sesini duyabilecekler mi? Kitabı okurken sürekli yok artık dursana Keira desem de, Keira beni hop oturtup hop kaldıran hamlelerine sürekli devam etti tabii tek deliren ben değildim Kayran da, ondan nasibini sıkça aldı.
.
Kitabın yan katakterlerini de çook sevdim. Genç kral Rodolfo'nun asi esmer Almira ile sınanmasını yüzünüzde tebessümle okuyacağınız, tarihin derinliklerinde güzel bir yolcuya çıkacağınız eser ilgililerine tavsiyemdir der hepinize şimdiden keyifli okumalar dilerim Kitapla Kalın
Ayrıca gözlerinin esareti altında içinde beni tanıyan en ufak bir nokta dahi olmaması, aramızda incecik de olsa bir örümcek ağının bile olmayışının aydınlanması, beni ilk kez uçurumun kenarından aşağı atmıştı, kaderimle yüzleşmiştim.
Bir kadın ihanete uğramışsa;
kırgınlığını, incinmişliğini,
aldatılmanın yakıcı acısını, gururunun ayaklar altında çiğnenmiş olmasını,
yalnızca öfkesinin arkasına saklayabilirdi.
Yazarın adının yabancı olduğuna bakmayın. Mersinli bir sınıf öğretmeni tarafından yazılmış J Yazar takma ad kullanmış. Bunu bilmeseydim kitabın Türk bir yazar tarafından yazıldığını anlamayabilirdim. Mekan, karakterler ve olaylar okuduğum diğer historicallarla aynıydı. Kitapta iki aşk öyküsü paralel anlatılıyor. Ben bu tarz kitapları çok severim. Bütün kitap boyunca tek başrolleri okumaktansa yardımcı güçlü karakterlerin de öyküsünün olmasını isterim. Yazar maalesef bu iki öykünün hakkını verememiş çünkü kadın ve erkek karakterler, karakter olarak birbirinin aynısı. Hatta yaşadıkları aşkın gidişatı da aynı. Durum böyle olunca bence kitabın 500 küsur sayfa olmasına hiç gerek yoktu. Sadece bir çiftin öyküsünü anlatıp kitabın yarısı kalınlığında basabilirlerdi.
suleuzundere.blogspot.com/2019/07/neler-o...
150605|| Kitabı internetten sipariş etmiştim. Kapağını beğendim, alıntı okudum, aklımda belli bir şeyler canlandı ve sepete ekledim. Yani yazarının Türk olduğunu -388. sayfaya geldiğimde kitaba ara verip tekrar açtığım sırada gözüme çarpan teşekkür kısmını görene dek- bilmiyordum. Kitapta garipsememe sebep olan şeyler o zaman anlam kazandı. Bir de aklımda birkaç yabancı yazar örneği vardı, belli bir beklenti içerisindeydim.
Ama sayfalar ilerledikçe beklentimi karşılamadı, gitgide hayal kırıklığına uğradım. Betimlemeler -benzetme hataları olsa da ve birbirini tekrarlasalar da- iyiydi diyebilirim. Karakterlerin birbirlerine olan hisleri belli bir doğrultuda ilerlemiyordu. Yazarın aşk değil ama arkadaşlık ve aileyi daha iyi ifade ettiğini düşünüyorum. Daha Kayran ile Keira'ya anlam veremiyorken yan karakterlere geçilmesi -geçilmesi diyorum, araya serpilmesi veya katılması değil- belki olay örgüsü olarak bir şey kaybetmese de duygu bütünlüğünü bir kere daha yıktı. Karakterlerin kişilikleri benziyordu, diyaloglar da pek çekici değildi. Bana göre durağan olan bir olay örgüsüne göre çok uzun bir kitaptı. Uzadıkça olumlu etkilerini yitirmeye başladı.
Fakat zararsız bir genelleme yaparsam son zamanlarda okumaya çalıştığım Türk yazarlar içerisinde en iyi başlangıç yapanlardan biri. Daha iyi olabilir.