Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

gülben

''Vazgeçmiş değilim; yalnızca yorgunum, o kadar.''
Sayfa 175Kitabı okudu
Reklam
''Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim... ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalanlar vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur!''
Sayfa 121Kitabı okudu
Gerçekten dünyada ahlaki konular ve zor kararlarla sık sık karşılaşacaksın ve daha önce de dediğim gibi, dünya dikensiz gül bahçesi değildir. Gel, görüp anlamanı sağlayan güce şükredelim ve yapman gerektiğini anladığın şeyi yapabileceğin güne ulaşmaya çalışalım.
Sayfa 200Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Ben zehirliyim ve bundan nefret ediyorum. Utanç ve onursuzluk içinde yıkılıp gideceğim ve bundan nefret ediyorum. Yaşamımdan ve ölümümden nefret ediyorum. Dünya benim doğrularıma yalnızca yalanlarla karşılık veriyor.
Sayfa 194Kitabı okudu
''Hiçbir şey otoriteyi sessizlik kadar güçlendirmez.''
Reklam
Yetişkinler elbette oyuncaklarla oynamazlar. Daha doğrusu maske kuşanıp kendileri birer oyuncak bebeğe dönüşürler. İnsan yüzüne iliştirilmiş bir maskenin sessizliği ise oyuncak bebeğin suskunluğundan çok daha korkutucudur.
Newhall haklı; dünyada, sessiz aile filmlerinden, özellikle şu geçen yüzyıldan kalma sekiz milimetrelerden daha hüzünlü bir şey var mıdır? Projektör makaralarının beyaz perdeye yansıttığı gölgeler suskun hayaletler değil de nedir? Biz onların birbirleriyle selamlaşmalarını, şakalaşmalarını duyamayız. Geleceğin pek yakında yüreklerini burkacağını bilmeden -ki biz biliriz- sessizce attıkları boğuk kahkahaları izleriz.
Soykırım susturmayı hedefler; işkence ise sessizliğin panzehridir.
Eğer tecrübemi temel alırsam, okuma, özünde, benliğin aralıklarla susturulmasıdır; en azından benliğin sessizliği kabul etmeyi başarabildiği anlarda.
Kendini bırakmaya cesaret edemiyor. Oysa okumak (veya film seyretmek) bilincinizi bir başkasına teslim etmeyi gerektirir. Hayatını yeniden şekillendirmeye çabalayan bir insanın zihninde dolanan kaygıların dökümü bir kenara atılamaz, uykuda bile.
Reklam
''Etrafımda gece çökmüş. Nasıl bir sessizlik! Kendimi duyabiliyorum. Elimle kulağımı kapıyorum. Kalbimin sesini kulağımda duyuyorum. Nasıl bir sessizlik! Bu ben miyim? Sessiz miyim yoksa konuşuyor muyum? Nasıl bilebilirim? Böyle şeyleri bilebilir miyim?''
Gürültü, ıssız doğanın çıt çıkmayan yerlerine doğru merhametsiz ilerleyişini sürdürdükçe zenginler bile sessiz bir inziva köşesi bulmakta zorlanabilir.
Şu hayatta hepimizin istediği omzumuzda sıcak bir el ve kulağımızda yumuşak bir ses: ''Geçecek.''
Sayfa 449Kitabı okudu
Biri gelsin istedim. Ömrüm boyunca hep biri gelsin, biri beni bulsun istedim. Şanslıydım da doğrusu. Sadece sen değil, çok kişi, çok şey geldi. Gündoğumları geldi, şarkılar geldi, okuduğum, yazdığım kahramanlar geldi, hısım akrabalar, arkadaşlar geldi, Ogo bile ta Santiago'ya kadar benim için geldi. Ama tek birini arayan öbürlerini bulamaz. Sizi göremiyordum, çünkü başkasını bekliyordum. Hoş, onu bekleyen de ben değildim ya, küçük bir kızın tuttuğu gözcüydüm sadece. Neyse, uzun hikâye. Artık buradayım. Dünyanın sonunda. Boş yere gelmedim buraya. Şimdi bana izin ver olur mu? Burada beni beklediğini sandığım biri var. Onunla buluşmam lazım. Daha fazla bekletmemem lazım.
Sayfa 437Kitabı okudu
Bütün vedalar zordur. Bütün kopuşlar öyle. Bazen olmayacak şeylere alışırız. Tutunmaya çalışırız. Sonra bir yerde omuzlarımız düşer, beceremeyeceğimizi anlarız. O vakit kesip atmak gerekir. Ya onlar gider ya biz bırakırız. Esasında ikisi de aynı şeydir. Koparsın ve canın yanar, böyledir.
Sayfa 409Kitabı okudu
132 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.