"İnsan düşünebilen bir hayvandır."demiş Aristo. Elbette ki diğer hayvanlar da düşünüyor ama dünya üzerinde var olan tüm hayvanlardan daha gelişmiş daha iyi düşündüğümüz için kendimizi üstün varlık olarak kodlamışız. Şehirler, yollar, santraller, sosyal mekanlar inşaa etmişiz. Tüm kainat bize çalışıyor, bizim hizmetimizde diyoruz. Oysa ne kadar etten kemikten olduğumuzun farkında bile değiliz. Düşünen bir varlık olmamıza rağmen düşünmemeye zorlanıyoruz. Sabah 8 akşam 5 yemek ye bir çay iç yoruldun yat. E düşünmek...? Neyim? Kimim? Amacım ne? Kainattaki yerim ne kadar? Bunları mı düşüneceğiz(!)? Akşam ne yemek yesem? Patron acaba şu güne izin verir mi? Ayakkabım eskidi yenisi kaç para acaba? Bunları düşünmek varken neden felsefik düşünelim ki? Düşünen hayvanız düşünmekten muafız. Peki hayvanlığımız..? Hayvan dediğin doğayla iç içe olur. Saçma sapan mangal piknikleri dışında doğada ne işimiz olur gri beton yığını şehirlerde hapsolmak dururken. Korna sesleri, tozlu ve fabrika dumanı sarmış gökyüzü, birbirine günaydın bile diyemeyen insanlar, sevmediği işe giden asık çirkin yüzler... İnsan, insan, insan... Hayvan gibi görünen ama doğadan uzak yaşayan düşüncesiz kodlanmış robottan farkı olmayan canlı varlık...