Bu bir türkü :-
toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü :-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor;
kanlı, kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanlarım
Ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü, ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim!
Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi. Ben
Bu bir türkü :-
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü :-
alev bir saç örgüsü!
kıvranıyor; kanlı, kızıl bir meş'ale gibi yanıyor
esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü,
ben de onlarla
Bu bir türkü: -
toprak çanaklarda
güneşi içenlerin türküsü!
Bu bir örgü: -
alev bir saç örgüsü
kıvranıyor;
kanlı, kızıl bir meşale gibi yanıyor
esmer alınlarında
bakır ayakları çıplak kahramanların!
Ben de gördüm o kahramanları,
ben de sardım o örgüyü,
ben de
"O yıllarda Gülhane Parkı'nda, eski saraya yakın olan Alay Köşkü'nde sık sık edebiyat akşamları tertip ediliyordu. Bu akşamlardan birinde, şair arkadaşlarımdan biri ile ben de hazır bulundum. Akşamı tertipleyen heyetin başkanı Peyami Safa, Nâzım Hikmet'i dinleyicilere 'Ünlü Türk şairi!' diye tanıttı. Nâzım şiirlerini okumaya başladı. Şiirler arasında 'Güneşi İçenlerin Türküsü' de vardı. Biz de o zamanlar şiir yazıyor ya da yazdığımızı sanıyorduk. Yahya Kemal'in etkisi altında idik, yabancı şairlerden Bauldeaire ile Verlain'i seviyorduk. Nâzım'ın gümbür gümbür şiirini duymamızla kan başımıza sıçradı. O kadar sersemleştik ki, sokağa çıkınca aklımızda kalan mısraları birbine ekleyerek şiirleri restore etmeye çalışırken az kalsın tramvayın altında kalıyorduk."
Sayfa 6 - KEMAL TAHİR'İN NÂZIM HİKMET İLE TANIŞMASIKitabı okudu
"O yıllarda Gülhane Parkı'nda ,eski saraya yakın olan Alay Köşkü'nde sık sık edebiyat akşamları tertip ediliyordu.Bu akşamlardan birinde , şair arkadaşlarımdan biri ile ben de hazır bulundum.Akşamı tertipleyen heyetin başkanı Peyami Safa, Nâzım Hikmet'i dinleyicilere 'Ünlü Türk şairi!' diye tanıttı.Nâzım şiirlerini okumaya başladı.Şiirler arasında 'Güneşi İçenlerin Türküsü' de vardı.Biz de o zamanlar şiir yazıyor ya da yazdığımızı sanıyorduk.Yahya Kemal'in etkisi altında idik, yabancı şairlerden Bauldeaire ile Verlain 'i seviyorduk.Nâzım'ın gümbür gümbür şiirini duymamızla kan başımıza sıçradı.O kadar sersemleştik ki, sokağa çıkınca aklımızda kalan mısraları birbine ekleyerek şiirleri restore etmeye çalışırken az kalsın tramvayın altında kalıyorduk."