"Bir süre yaşadım,uzun zamandır ölüyorum." diyor günümüz insanı. Yoruluyoruz, yorgun ruhları gördükçe yorgun ruhumuz daha da yoruluyor. Söyleyemediklerimiz sustuklarımıza dönüşüyor ve gittikçe kendimizden başkasına benzeyen halimiz her şeyi normalleştirmeye başlıyor. Mesela yalnızlık!
En ücra köşemize bıraktığımızdan beri kendimizi, duymuyoruz artık içimizi. Sonunda başardık. Egomuzun ördüğü kalın duvarların arasında birey denilen özgür ama yalnız insana kavuştuk. Siyahların beyaz, çirkinliğin güzel, tedennilerin tekamül görüldüğü bir noktadan yeniden baktık hayata. Her şeyi yolunda gördük. Bir dünyanın içine milyarca yalnızı sıkıştırdık. Bu kadar yalnız, yalnızlığın hangi şehrinde,hangi şubesinde buluşuyor da yalnız kalmayı başarabiliyor, bazen bunu kendimiz de anlayamadık.
Duyulmadığı, görülmediği bir hayatta ; duygularına,düşüncelerine dokunan birilerinin olmadığını bile bile kim yaşadığı hayata özenir onu savsaklamaz ki? İşte hepimize rehavetin, salıvermişliğin, koyvermişliğin, adam sendeciliğin, boşvermişliğin, "bir kere daha mı geleceğiz dünyaya" anlayışının nereden geldiğinin koordinatları. Gerisi size kalmış…
22.05.2023