Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Refika-i hayatına meşru dairesinde, yani latîf şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimî muhabbet ile, refika-i hayatını da naşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise: Rahîm-i Mutlak, o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha zînetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizane nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enis, latîf, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini va'detmiştir. Elbette va'dettiği şeyi kat'î verecektir.
Ruh-u beşer, o tazyikten kurtulup o gafletten sıyrılıp o manasız ve bekasız şeylerden çıkıp Kayyum-u Bâki olan Mün'im-i Hakiki'nin dergâhına gidip el bağlayarak, yekûn nimetlerine şükür ve hamdedip ve istiane etmek ve celal ve azametine karşı rükû ile aczini izhar etmek ve kemal-i bîzevaline ve cemal-i bîmisaline karşı secde edip hayret ve muhabbet ve mahviyetini ilan etmek demek olan zuhr namazını kılmak; ne kadar güzel, ne kadar hoş, ne kadar lâzım ve münasip olduğunu anlamayan insan, insan değil.
Reklam
Şimdi, dünyayı tahkîr edenler dört sınıftır: Birincisi: Ehl-i mârifettir ki, Cenâb-ı Hakk'ın mârifetine ve muhabbet ve ibâdetine sed çektiği için tahkîr eder. İkincisi: Ehl-i âhirettir ki, ya dünyanın zarûrî işleri onları amel-i uhrevîden men'ettiği için veyâhut şühûd derecesinde îmân ile Cennet'in kemâlât ve mehâsinine nisbeten dünyayı çirkin görür. Evet, Hazret-i Yûsuf Aleyhisselâm'a güzel bir adam nisbet edilse, yine çirkin göründüğü gibi; dünyanın ne kadar kıymetdâr mehâsini varsa, Cennet'in mehâsinine nisbet edilse, hiç hükmündedir. Üçüncüsü: Dünyayı tahkîr eder, çünkü; eline geçmez. Şu tahkîr, dünyanın nefretinden gelmiyor; muhabbetinden ileri geliyor. Dördüncüsü: Dünyayı tahkîr eder, zîra dünya eline geçiyor; fakat durmuyor, gidiyor. O da kızıyor. Tesellî bulmak için tahkîr eder, "Pistir" der. Şu tahkîr ise; o da dünyanın muhabbetinden ileri geliyor. Hâlbuki; makbûl tahkîr odur ki; hubb-u âhiretten ve mârifetullâhın muhabbetinden ileri gelir... Demek makbûl tahkîr, evvelki iki kısımdır. Cenâb-ı Hak, bizi onlardan yapsın. Âmîn.
Sayfa 608 - otuz ikinci söz ikinci mevkıfKitabı okudu
Evlilik hatalardan korur
Refika-i hayatına meşru dairesinde, yani, latif şefkatine, güzel hasletine, hüsn-i siretine binaen samimi muhabbet ile refika-i hayatını da naşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise, Rahim-i mutlak, o refika-i hayatı hurilerden daha güzel bir surette ve daha ziynetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dar-ı saadette ebedi bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizane nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enis, latif, ebedi bir arkadaş, bir muhip ve mahbup olarak verileceğini vaat etmiştir. Elbette vaat ettiği şeyi kat’i verecektir.
Refika-i hayatına meşru dairesinde, yani latîf şefkatine, güzel hasletine, hüsn-ü sîretine binaen samimî muhabbet ile, refika-i hayatını da naşizelikten, sair günahlardan muhafaza etmenin netice-i uhreviyesi ise: Rahîm-i Mutlak, o refika-i hayatı, hurilerden daha güzel bir surette ve daha zînetli bir tarzda, daha cazibedar bir şekilde, ona dâr-ı saadette ebedî bir refika-i hayatı ve dünyadaki eski maceraları birbirine mütelezzizane nakletmek ve eski hatıratı birbirine tahattur ettirecek enis, latîf, ebedî bir arkadaş, bir muhib ve mahbub olarak verileceğini va'detmiştir. Elbette va'dettiği şeyi kat'î verecektir.
Sayfa 648 - Envar Neşriyat
101 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.