Bilmek istersen canı Can içinde ara canı Geç canından bulanı Sen seni bil, sen seni - Hacı Bayram Veli
Çetin Akyıl
ya evlat işte böyledir hayat yok ya dedirtir adama namus diyen orospu çıkar hacı dinsiz siyasetçi hırsız sıradanı arsız ya senin benim gibisi diyeceksin
Reklam
“BEN BİR ULU ŞEHRE VARDIM” M.NİHAT MALKOÇ Oldum olası şehir yazıları yakından ilgilendirir beni. Bu hususta şehir ayrımı da yapmam; fakat doğduğum şehir söz konusu olunca ilgim daha da artar şüphesiz… “Ben Bir Ulu Şehre Vardım” adlı kitap bu yüzden ilgimi iki kere çekti. Birincisi bu kitap birbirinden güzel ve özgün şehir yazılarını ihtiva
Kibir, bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür ne de uçulur. (Hacı Bayram Veli)
Salih Bozok anlatıyor: Bir gün Çankaya civarında bir köylü evine gitmiştik. Girdiğimiz kulübede, ihtiyar bir köylü ile karısı oturuyordu. Bize ikram ettikleri kahveleri içerken Atatürk, köylü ile konuşmamı söyledi. Ben bu emre itaat için ak sakallı köylüye ilk aklıma gelen suali sordum: ''Gazi'yi tanır mısın baba?'' İhtiyar beni, saçma sapan bir sual sormuşum gibi alaycı bir şekilde süzdü: ''Gazi'yi tanımayan mı var?'' dedi ve ilave etti: ''Ben görmedim ama her hafta Hacı Bayram Veli Camii'nde cuma namazı kılarmış. Ta göbeğine kadar sakalları varmış. Melek gibi nurlu yüzü, Peygamber gibi mübarek bir ihtiyarmış!'' Gülmemi güç tutarak, Atatürk'ün sakalsız ve genç yüzüne baktım.O, kaşlarını kaldırarak kendini tanıtmamamı emretti. Dışarı çıktığımız zaman da güldü ve: ''Varsın, o da öyle bilsin. Hakikati öğrenmek belki biçarenin hayalini yıkar, onun hayalindeki şirin sakallıyı öldürüp sevgisini kaybetmekte ne mana var? ''
Sakarya Meydan Savaşı Türk Orduları'nın zaferi ile sona ermiş, Gazi Ankara'ya dönmektedir. Yirmi gün geceli gündüzlü büyük bir endişe ve karamsarlık içinde yaşayan Ankaralılar, düşmanı yenen ordunun başkomutanına törenli bir karşılama düzenlemişlerdir. Ankara garından başlayarak şehre doğru yolun iki yakasında sıra ile dizilen hükumet ve meclis üyeleri, memurlar, öğrenciler, esnaf ve halk, gazi geçtikçe alkış tutup arkasına katılarak büyük bir alay halinde ilerlemektedirler. Meclis binasının önüne gelindiğinde Gazi alayın başında bulunanların yukarıya doğru yol almakta olduğunu fark etmişti.Meğer bu tören şöyle düzenlenmiş: ''cemaat'' halinde Hacı Bayram Veli'nin türbesine gidilecek, onun ''yüksek maneviyatının yardımıyla'' kazanılan bu büyük zafer için orada dua edilecek, sonra Meclis'e dönülerek nutuklar okunacaktır. Gazi: ''Öyle şey olmaz, yurt toprağını karış karış kanını akıtarak ve canını vererek savunan Mehmetçiğin hakkını ben evliyalara kaptırmam! '' deyip doğruca meclis binasına sapar. Atatürk yıllar sonra bu olayı anlatırken sözüne şunları da eklemiştir: ''Kimileri benim bu davranışıma kamunun inancını inciten yersiz bir davranış gözüyle bakmış olabilirler; ama ben, hele yurdun savunmasında, güvenilecek gücün evliyaların, yatırların ''maneviyatı'' olmayacağını hatırlatmayı artık zorunlu bulmuştum.'' MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Reklam
868 öğeden 991 ile 868 arasındakiler gösteriliyor.