Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Kitabı okumaya başladığımda öncelikle "Bu kitabı nasıl kişisel gelişim rafına koyarlar be!" tepkisini verdim ama sayfaları çevirince evet bu kitap gerçekten bir kişisel gelişim kitabı dedim :d Ama bu sizin kitaba önyargılı bir şekilde yaklaşmanıza neden olmasın. Çünkü kitap hayatın gerçekleri, insanların algıları daha doğrusu yanlış algıları ve altında yatan nedenleri birde bu yanlış algıları nasıl düzeltebileceği hayatı daha nasıl yaşanılabilir kılarız sorusuna yanıt veriyor.
Kitabı okurken keyif aldım. Çünkü kitap oldukça akıcı ve eğitici. Özellikle bir konuya giriş yapmadan önce yazar basit bir hikayeyle bize kavratmak istediği olguyu açıklıyor sonrasında bahsettiği olguyu çok daha iyi kavrıyor duruma geliyorsunuz. Aynı zamanda bu hikayeler de kitabı akıcı hale getiriyor.
Yazarın özellikle umut kavramına uzun uzun değinişi, neden umut etmememiz gerektiği, biz insanların her ne kadar farklı gözüksek de aslında özellikle "duygular" konusunda aynı olduğumuzu ve umut ediyor oluşumuzla sistemin bize sunduğu manipülasyonları dile getirişi, okura gerçekleri adeta bir tokat edasıyla çarpması hoşuma gitti. Aynı zamanda kitabı okumaya başladığımda "Hadi ordan" deyip, doğru bildiğim birçok şeyi önüme yanlış olarak sunması hem sinir bozucu hem de enteresandı. Kararlarımızı sorgulatan ve kendimize kolay kolay itiraf edemediğimiz şeyleri suratımıza vurmaktan çekinmemiş diyebilirim.
Sevgili yazar Mark Manson önceki kitabında büyük satış rekorları kırmış, sadece Amerika'da beş milyondan fazla satmış. Her Şey Boktan da ikinci kitabı olarak geçiyor.
Okumanızı tavsiye ediyorum arkadaşlar:))
Sevgili Sabahattin Ali ;
Bir umutla başlağım kitaplarınızda, hayatın gerçeklerini yüzümüze vururcasına sonuca varmamız; değişir, düzelir diye ümit ettiğimiz herşey de "bundan adam olmaz" dedirtmeniz, ha gayret sevgi herşeyin ilacı dediğimiz yerde "hadi be ordan" demeniz yüreğimi dağladı. Dayanamıyorummmm...
#patronmutlusonistiyor
Artık gözlerimizi açmanın zamanı gelmedi mi?
Sahi o at gözlüklerinden henüz sıkılmadınız mı? Gerçekten bu kitabı okurken kendim ile çok cebelleştim bazi yerlerine katılmaktan fakat bazı yerlerine de hadi be ordan demekten kendi mi alıkoyamadım. Ama bize göre değil böyle dünyalar ben ondan kesinlikle eminim bizler atıp kurtulmayız ihtiyacı olana veririz değiştirir dönüştürürüz ama asla atmayız. Herkes herkesin olamaz asla çünkü bizde ahlak kuralları kesinlikle ölümden daha önemlidir. Ve biz insanlar ınsanların ürettiklerini kendi yaratıcımızdan daha üstün tutmaktayiz ve hala soru işaretleriyle yaklaşmaktayız... Bence artık gerçekten daha çok okumalı direk reddetmek yerine düşünüp anlamaya çalışmalıyız... Kesinlikle okunması gereken bilimkurgu eserlerinden biri bu kitap...
Biraz Beyin Jimnastiği
Kitap 1976 ile 1992 yılları arasında Stephen Hawking'in yazdığı yazıların derlemesinden oluşan bir kitap. Birkaç kısım hariç pek dikkatimi çekmedi, zira içinde benim için "bak bu bilgiyi bilmiyordum yeni öğrendim" dediğim bir yer olmadı, belli bir seviyenin üstündekiler için içinde açıkçası pek birşey yok.
Amma velakin bilmek ayrı
Bir Ahmet Ümit klasiği yerli John Verdon ve baş rolde komiser nevzat:) güzel kitaptı cinayet kurgusu herkes katil olabilir ama bu daha yakın taam katil bu derken bak bu olamayada bilir anamm birden fazla çıktı ya katil ve hiç bir katil cezasını çekemedi hepsi öldürüldü... ilahi adaletli mi bilemedim. Genel manada dişer kitapları gibiydi kurgusu ne bir eksik ne bir fazla ama diğer bazı kitaplarından daha anlamlı daha güzel kurgulanmış soru işretleri bırakmıyordu kafada hristiyanlıkla ilgili metinleri biraz sıkıcı olabiliyor tabi birde Nevzatın aşk üzerine yorumları adam aşk adamı değil gözlemleride ister istemez okuyanı birazcık hadi ordan be buda çocuk aklı dedirtiyor aşkı bir Livaneli gibi anlatamıyor ne yalan diyim neyse genel manada okunası güzel vakit geçiresi...
Turgenyev'den okuduğum ilk kitap Babalar ve Oğullar. Tek kelime ile bayıldım, hep okumak istediğim bir kitaptı. Geçenler de yazın okurum diye almıştım ve bitirdiğimde iyiki okumuşum dedim!
Kitabın konusu; Bazarov ve Arkadiy adındaki iki arkadaşın kendi aileleriyle yaşadıkları olaylardan ve ikisinin kısa bir maceraya atılmasından bahsediyor ama bu yazdıklarım kitabın konusunu anlatmaya yetmez tabiki de çünkü konusu basit gözükse de ki asla öyle değil daha çok farklı ve okuyucuda derin bir etki bırakacak şekilde yazılmış. Ben çok etkilendim ve aradan yıllar geçse de kitapla bakıştığım zaman ilk okuduğum anı hatırlayacağım, bundan yüzde yüz eminim
Karakterler arasında bana göre Bazarov çok garip biriydi, okuduğum zaman onunla hem arkadaş olmak istedim hemde aman şeytan görsün yüzünü dedim okuyanlar beni anlayacaktır. Bir cümlesi beni etkilerken bir cümlesi de hadi be ordan dedirtti fakat o son sahne, o son sayfalar beni kahretti! Hiç beklemediğim bir olay yaşandı çünkü. Böylesine güçlü, dolu dolu, kendine güvenen ve kimseye ihtiyaç duymayan karakterlerin ani değişimleri okuyucuda kötü ve iyi yönden etkiler bırakabiliyor.
Daha fazla anlatıp sizi meraklandırmak isterdim ama konuşursam spoi vereceğim o yüzden sözlerimi yarıda kesiyorum
Buraya kadar okuduysanız zaten merak etmişsinizdir, mutlaka alın okuyun
NOT : Kara Sevdalılara veya platonik aşıklara tavsiye edilmesi yasaktır.
NOT : Eski sevgililerinize veya sevdiklerinize bol bol selam vereceğiniz ve onları yad edebileceğiniz ( artık severek mi söverek mi orası sizin takdirinize kalmış ) bir kitaptır.
Öncelikle güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum. Ancak sevdaya dair pek bir beklentisi olmayan bir insanın okumasıyla, bazı olayları yaşayanların okuması bir olmuyor tabi. Yoruma açık bir kitaptı herkes süperdi diyemez bu kitaba. Şahsım açısından değerlendirme yapayım ; aşka dair inancım pek olmadığı için kitabı okurken hadi be ordan dediğim şiirler vardı. Genel olarak her şeyin fazlasının zarar olduğunu düşünüyordum ve yine haklı çıktım. "Araz" şiirine kadar pek beğenmedim ama bu şiiri oldukça etkiliydi. Yukarıda notları bıraktım okumayı düşünenlere keyifli okumalar dilerim. :)
Sefillik, nedir bu sefillik? Kim değil hangimiz daha sefiliz?
Hugo, Sefiller özgün Fransızca adı ile Les Misérables adli romanında 1815-1832 Fransa dönemini ve dönemin karanlıklarından bahsediyor. Temel karakter Jean Valjean, ruhunun ve bedeninin geçirdiği karanlık evrelerinden aydınlığa doğru nasıl yol aldığını değişen kimlikleriyle ruhunu nasıl
