Hafızanın çerçeveleri zamanın hem içindedir hem de dışında
Artık var olmayan bir zamanın ruhunu hissetmenin, kendini eski zamanların insanlarıyla cağdaş kılmanın güçlüğü, neyin bilinmesi gerektiğinden ziyade, artık neyin bilinmemesi gerektiğindedir.
Reklam
Gelgelelim genellikle, insan, anılarına toplum içerisinde ulaşır, onları toplum içerisinde hatırlar ve belirttiğimiz üzere onları toplum içerisinde tanıyıp konumlandırır.
Emperyal Roma’da Panteon’un, tüm kültleri, gerçekten kült olmaları kaydıyla barındırması gibi toplum da gerçekten gelenek olmaları kaydıyla tüm gelenekleri (en yenilerini bile) kabul eder. Aynı şekilde, gerçekten fikir olmaları kaydıyla, yani kendi düşüncesi içinde yer alabilmeleri, bugünün insanlarını ilgilendirmeleri ve yine bugünün insanlarının onları anlamaları kaydıyla tüm fikirleri de (en eskilerini bile) kabul eder. Buradan, toplumsal düşüncenin temel olarak bir hafıza olduğu ve tüm içeriğinin sadece kolektif anılardan oluştuğu ama aralarından sadece bazılarının, toplumun, mevcut çerçeveleri üzerinde çalışarak yeniden inşa edebildiklerinin varlıklarını sürdürdüğü sonucu çıkar.
Bir toplum, ancak kurumları güçlü olan kolektif inançlara dayanırsa yaşayabilir. Oysa bu inançlar basit bir düşünceden doğamaz. Egemen görüşleri eleştirmek, Artık mevcut duruma yanıt vermediklerini göstermek, suiistimalleri yermek, baskıya ve sömürüye itiraz etmek boşunadır. Toplum, eski inançlarını ancak yenilerini bulduğuna emin olduğunda bırakacaktır.
Pascal’ın dediği gibi: “Halka yasaların adil olmadığını söylemek tehlikelidir, çünkü halk ancak adil olduğuna inandığı için yasalara uyar.”
Reklam
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.