Yirmi bir yıllık yuvamın önünde,
Kaldırımda bisiklet süren o masum çocuğu selamlıyorum,
Merhaba bücür, büyüdün, çok büyük adam oldun.
O kadar büyük adam oldun ki, artık buraya sığmaz oldun.
Aklın almıyor değil mi, bunca yılı ardına gömüp gitmeyi!
Tüm hatıraları, göz yaşlarını, heyecanlarını geride bırakıp da,
Sonsuza yelken açmak bu kadar
Ömrümün belki de en karanlık dönemi,
Yuvasız, gamsız, hassas biri oldum çıktım.
Çıkamadım belki de,
Debelenip durmaktayım bunca hayat yükünün altında.
Ayaktaysam hala bil ki senin inancınla, yardımınla,
Varlığınla, Özlemimle...
Korkma acımaz artık korkma
Geçti gitti say bu fırtınayı sayılı günlerimizden
Aç perdelerini aç odamıza ışık dolsun
-"Benim odam."
-"Pencereyi de aç."
-"Senin değil."
-"Tamam... Senin olsun."
Payıma düşen toprak parçası
Senin de payına düşer
Ayrılık gayrılık yok
Ölüm nefesinde nasıl olsa
Amma henüz vakit erken
Daha gün
Karşı apartmanın balkonunda
Dur bakalım hele
Ben salata satayım
Şair Leyla Sokağı'nda
Sen gene koş
Bez fabrikasındaki
Tezgahının başına
Ölüm içimde
Ölüm dışımda
Ölüm talihsiz aşımda
Ölüm kuru başımda
Teselli benim gözyaşımda
Apansız uyanırsan gecenin bir yerinde
Gözlerin uzun uzun karanlığa dalarsa
Bir sıcaklık duyarsan üşüyen ellerinde
Ve saatler gecikmiş zamanları çalarsa
Bil ki seni düşünüyorum
~