Yüreğimi bilgeliği bilmeye adadım, deliliği ve budalalığı bilmeye. Bunun da ruhuma sıkıntı verdiğini gördüm. Büyük bilgelikte keder olur ve bilgisini arttıran kederini de arttırır.
Altmış küsür yaşındayken biri ona "Hiç evlendiniz mi?" diye sorduğunda onun yanıtı, "Unuttum," olmuştu. Bazen, "Bu kimin başına gelmez ki?" derdi, bazen de Gillenormand Baba gibi genç bir kızı süzerken değil, bir kitabı hayranlıkla incelerken ağzından "Ah! Keşke zengin olsaydım!" sözleri dökülürdü.
Bir kuşkucunun bir militana bağlanmasının açıklaması birbirlerini tamamlayan renkler yasası kadar basittir. Bizde eksik olan bizi kendine çeker. Kimse gün ışığını bir kör kadar sevemez.
Kadınları tutkuyla seven ve hiç umursamadığı, çirkin, huysuz, yasal haklarla donanmış, kanunların tepesine tünemiş ve gerektiğinde kıskanç bir karısı olan bir erkeğin işin içinden sıyrılması ve huzur bulması için yapacağı tek şey kesesinin iplerini karısına bırakmaktır. Bu feragat onu özgürleştirir.