Ben de yorgunum. Ben de çok uzak yollardan yürüyerek geldim. Ama benim bütün geçmişim sen bir nazar edersen aklanır, çünkü senin gözlerinde bir cennet bakışı var.
Bunca yolu yürürken yaşımın üstünde büyüdüm ben. Mahşerlerin içinden geçtim. Sandım ki öldüm de cehennemdeyim ama ne zaman öldüğümü bilemedim.
Böyle bir yorgunluğu ancak benzer yolları yürümüş olan anlar. Senin yorgunluğunu benim yorgunluğum, senin gördüklerini ancak benim gördüklerim siler. Gerisin geri birlikte yürürsek eğer o yollar haritadan silinip gider. Bütün işaret taşlarını iptal edebilir, bütün güzergahları ihlal edebiliriz. Bütün o sesleri, tatları, kokuları yok edebiliriz. Inkar etme kalbin mucizesini, yeter ki el ver.
Bir tarafımız hep kırık kalacak belki ama ihtimal bir kafiye tutturabiliriz. Bütün yorgunluklarımızı yekdiğerinde dinlendirebilir, birbirimize sığınabilir, iki ayrı ırmağın delicesinde değil bir ırmağın derininde akabiliriz. Yeniden diyebiliriz.
Mesele Tanrıyı apaçık gösterecek bir kanıt arama değil, Tanrıyı bir çiçekte görebilmektir... Bunu başaramayan için, sunulacak her kanıt, o kişinin sadece inkarını artıracaktır.
Hz. Ali der ki:
İlacın sendedir de farkında olmazsın
Sanırsın ki sen sade küçük bir cisimsin
Derdin sendendir fakat ki bilmezsin
Hâlbuki sende dürülmüş en büyük âlem
Aşk kelimesinin aslı "ışk"tır ve sarmaşık demektir. Sarmaşık nasıl sarıldığı yeri istilâ ederse, aşk da girdiği kalbi ve vücudu öyle istilâ ettiğinden, şiddetli sevgiye "aşk" denmiştir.
Bizimkiler için Ramazan basbayağı bir misafirdi. Oruç bize misafirliğe gelirdi ve her şeyden önce o bir "tanrı misafiri" olarak muamele görmeyi hak ederdi.