Yakası parçalanmış bir şehirde,
su birikintlerine yansıyorum. Tepetaklak olmuş bir hayat
beliriyor bozuk yollarında. Edebi kaygı beslemeyen yazarların mahzenlerinde devrik yaşıyorum ben. Altta kalanın canı bendeki. Çıktı çıkacak. Küskünlerin kesilen
mektuplarında merhabalar ile başlamış, elvedalar ile uğurlanmış. Ustası ölmüşte bal satan birinin mendili cebimde. Sağım, solum, önüm ve arkam saklanan onca sırrımca sobelenmiş. Taştan kale direkleri ile hayal edilen dikdörtgen bir amaç bendeki. Ezan sesi ile biten Yağmur sonrasi bir çocukluk bendeki. Yağmurda yürürüm ben,
yalnız bir nehirde Kendimi ararim ben, yırtık ayakkabıların içindeki islak bir üşümede. Kaç defa daha ıslanır bu şehir
bilmiyorum. Bilmiyorum denk gelir miyim kendime? Üşümüş
ve sinmiş bir sekilde bu şehrin en yalnız duvarının dibinde.