Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnce ve kalın çizgileri var bence hayatın. Yüzümüzde yaş aldıkça oluşan ince ve kalın çizgiler gibi. Kalın olanlar herkesin bildiği, tanık olduğu, nasıl katlandığımıza şaşırdığı o heybetli çizgiler... İnce olanlar sızı gibi. Kimseye fark ettirmeden, kimse görmeden çektiğimiz derin acılar. Aslında bize şeklimizi şemalimizi veren, bizim hayata karşı duruşumuz olan o ince acılar...
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_ _İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır. _1-Taş devri_ _a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
Reklam
Empedokles, Öklid, Heraklit, Evliya Çelebi
_Empedokles_ _Nasıl ki ressamlar çeşitli boyaları uygun oranlarda karıştırıp sayısız şeylerin, örneğin ağaçların, kuşların hatta tanrıların resimlerini yaparlarsa, aynı şekilde doğa da dört öğeyi farklı miktarları karıştırıp varlıkları meydana getirir. _Her şeyin kaynağı 4 element. Parlayan Ateş(Zeus), Hayat veren Hava(Hera), Toprak(Hades),
Hayatın İnce Çizgileri (HİÇ)- Mehmet Teber
ANLAMAK & ANLATMAK Anlatmak çok konforlu, kolay. Sadece konuşmayı gerektiriyor anlatmak. Anlamak ise daha zor. Durmayı, kulak kesilmeyi, o anlatırken içimizdeki sesleri susturmayı, yargıçların ağzını kapamayı, cevap verme arzusunu dindirmeyi gerektiriyor. Tek bir ağzı, iki de kulağı var insanın. Anlatmaya az, dinleyip anlamaya daha çok yer vermesi için olabilir mi? Zannediyoruz ki, insanlar anlattıkça değişecek, büyüyecek ve dönüşecek. Halbuki insan en çok anlaşıldığında değişimin kıyısına geliyor. Anlaşıldığında sakinleşip yumuşuyor. Anlaşılınca alıcılarını açık hale getiriyor. Anlaşıldıktan sonra anlattıklarımızı duymaya başlıyor. Anlatmaya odaklanmaktan önce anlamaya odaklanalım diyorum. “Hani şöyle yapıyorsun/yapmıyorsun ya, bana neden böyle olduğunu anlatır mısın?” ile başlamak, sonra sözümüzü söylemek gerek.
YARDIM ETMEK & KURTARMAK Yardımsever olmak, yardım isteyenlere el uzatmak önemli bir erdem. Herkesin kendini merkeze aldığı günümüzde ötekine kalbinde ve vaktinde yer ayıranlar dünyayı güzelleştiriyorlar. Yardım etmek iyi ama kurtarıcılık iyi değil. Çünkü kurtarıcılık ötekinin kendi başına yol bulmasını, çözüm aramasını engelliyor. Kişi aktif sorumluluk almak yerine pasif şekilde bir kurtarıcı bekler hâle geliyor. Üstelik yapılan iyiliğin kıymetini bilemiyor. Kurtarıcılıkla yardım etmek arasında ince çizgi var. Ötekinden daha fazla onun iyiliğini istediğimiz anda, o yardım talep etmeden biz yardım sunduğumuz anda kurtarıcılık başlıyor. O bir bağımlı, vazgeçmek için çabası yokken sen ondan daha fazla kurtulmasını istiyorsan; o yaşadığı sorunu çözmek için adım atmazken sen ondan daha fazla o sorunu çözmek için uğraşıyorsan; o iyi olmak için bir bedel ödemezken onun yerine bedeli sen ödüyorsan kurtarıcılık yapıyorsun demektir. Yardımsever olalım, kurtarıcı değil. ||Hayatın İnce Çizgileri (HİÇ)- Mehmet Teber
TEVAZU & NİMETİ İNKAR Mütevazî olmak erdemdir evet ama bize verilen nimetlere kör olmak, onları saklamak ve örtmek erdem değildir. İnsan kendine verilen beceriyi ve güzelliği önce “Görmek” ile yükümlüdür. Görmek için bize ayna olacak dostlara ihtiyacımız vardır. Nice insan kendindeki güzelliği göremeden gider. Çünkü yanındaki aynalar ona hep eksiğini göstermiştir. Kendindeki güzelliği gören insan bunu “Göstermek” ile de yükümlüdür. Kainatta tüm varlıklar yetilerini göstermek için yarışır. Bitkiler çiçeğini, kokusunu, ağaçlar meyvesini, hayvanlar hünerlerini gösterir. Bizde var olan güzellikleri gizlemek tevazu değildir. Olsa olsa nimeti inkar olabilir. Göstermek ile gözüne sokmak arasındaki ince çizgiye sonra değinelim. Tevazu kendindekine kör olmak değildir, göstermemek de değildir. Tevazu ancak gördüğümüzü ve gösterdiğimizi “Kendinden Bilmemek” olabilir. Hayatın İnce Çizgileri, Mehmet Teber
Reklam
Hayatın İnce Çizgileri (HİÇ)- Mehmet Teber
DOBRALIK & PATAVATSIZLIK İlişkilerde dürüst olmak iyidir. Doğruyu söylemek, doğruyu savunmak ve bunu çekinmeden açıkça ifade etmek güzeldir evet. Biz buna dobralık diyoruz. Dobralık güzel olsa da patavatsızlık güzel değildir. Sözün nereye varacağını düşünmeden, mekanı, zamanı ve insanı gözetmeden yapılan doğru açıklamalar patavatsızlık adını alır. Dobralık kılıfına sığmaz. Ezcümle, dobralıkla patavatsızlık arasında ince bir çizgi var. Dobralık iyidir, patavatsızlık kötü.
Hayatın İnce Çizgileri (HİÇ)-Mehmet Teber
HESABA ÇEKMEK & SUÇLAMAK İnsanın kendini hesaba çekmesi iyidir. Hatta kendini hesaba çekenler bu hayatı daha lezzetli yaşarlar ve başarı onlara daha yakın olur. İnsanlığımızı, ebeveynliğimizi, eşliğimizi, kulluğumuzu hesaba çektikçe hatalarımızı görüp düzeltebiliriz. Hesaba çekmek insanı geliştirir ve büyütür. Bu nedenle günlük 10 dakikalık hesaba çekme hep önerilir. Hesaba çekmek iyidir ama kendini suçlamak kötüdür. Çünkü hesaba çekme insanı geliştirir ama suçlama moral bozup insanın hevesini kaçırır. Hesaba çekerken suçlayan bir ses çıkıyorsa bilin ki o ses, sizi sabote etmeye çalışıyor. O sese değil, kendimizi hesaba çekip geliştirmek isteyen tarafımıza kulak vermek daha doğru. Özetle kendini hesaba çekmek iyidir ama suçlamak ise kötüdür.
20 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.