Oysa “kişisel” olana girmek, bir hapishaneye girmekti; hiçbir şeyin olamayacağı ama insanın bir sürü şey oluyormuş sanrıları gördüğü, havası kıt ve sınırlı, yetmezmiş gibi zamanın katı, değiştirilemez bir yasa olduğu ve uzun, ah Tanrım, upuzun, sürdükçe süren, sürüp giden, zorla dayatılmış dakikaların, yavaş, yıpratıcı dakikaların birbirine eklemlendiği bir hapishane.