"Yunus'um! Asalet doğruluktan değil duruluktan gelir. Körlük, nankörlüktür. Bu dünyada marifet nefsi silmek değil, belki nefsi bilmektir. Bu yol, ilim, irfan ve insan sevgisi üzerine kurulmuştur. Nefes, nefsi arıtır."
Eğer bir gün dünyaya ait çok büyük bir derdin olursa;
Rabbine dönüp:
"Benim büyük bir derdim var"
deme.
Derdine dönüp:
"Benim çok büyük bir Rabbim var" de.
Kitabı bitireli tam bir hafta oldu. Ama yinede benim içimdeki o merak duygusu hala da geçmiş değil. Kitabı ilk okuduğumda konusunun ne olduğunu kavrayamamıştım. Ama sonlarına doğru,ne olduğunu anladım. Bir kızyurdunda başlayan yangın sonucu kendini dışarıya atan ve babası çok zengin bir iş adamı olan İlkay'ın hayatını anlatan merhamet, şefkat ve sevgiden yoksun bir genç kız. Onun sonrasında hayatını değiştiren ve anlamlaştıran Mustafa ve bir anne kadar şefkat gösteren hatta daha fazlası olan bir Fatma Hatun. İlkay'ın gençliği karanlık ve günahlarla doluyken bir anda ilk görüşte sevdalandığı kişi ve hayatının değiştiği o an. Tabi bir tarafta da Allah'ı yok sayan, onun varlığına inanmayan, paraya tapan günahkar bir baba. İlkay bir tarafta babasını kötü huylarından vazgeçirmeye ve İslam'ı anlatmaya, bir yandan da ilk görüşte aşık olduğu Mustafa'yı bulmaya çalışır.Okurken çok ama çok etkilendiğim bir kitap. Bazen içindeymiş gibi yaşadım kitabı, bazen de gözyaşlarımı tutamayıp hüngür hüngür ağladığım bir kitap. Gerçekten içler acısı ve eski zamanda yaşanmış bir olay. Herkesin okumasını tavsiye ediyorum.
Secdede Son NefesHalit Ertuğrul · Nesil Yayınları · 20211,571 okunma
YALNIZLIĞA DAİR
Can yoldaşım olmazsa olmasın,
Yalnızlığım diye hayıflanmayasın,
Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi;
Bir anne şefkatine müsavi;
Üç adım ötede deniz;
Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz;
Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara;
Ağaç yaprak verir, sır vermez rüzgara
Ve kış yaz,
Dalda kuş eksik olmaz.
Dağ başında duman.
Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman
CAHİT SITKI TARANCI
Çok uzun zaman önce okumuştum. Cidden de güzel bir kitap. 11. Yüzyılın başlarında Hasan Sabbah adında bir adam insanların cahilliklerinden faydalanarak onları kandırır ve Alamut denilen bir kaleye sokar. Bu kalede Fedailer vardır. Fedaileri çok eskiden arkadaşı olan Nizam-ül Mülk'ün ordusunu galibiyete uğratmaları için bu kalede eğitim verir. Bu kitabı okurken eskiden insanların ne kadar cahil olup bir insanın sözüyle kandırılabileceğini öğrendim ve tabi Hasan Sabbah'ın dahi ve zekice bir plan yapmak için ne olursa olsun zorluklara karşı pes etmeyerek yıllarını harcadığını öğrendim. Güzel bir kitap herkesin okumasını tavsiye ederim.
Bulutta şaha kalkmış Fatih'ten kalma kır at;
Pırlantadan kubbeler,belki bir milyar kırat...
Şahadet parmağıdır ğöğe doğru minare;
Her nakışta o mana:Öleceğiz ne çare...
Necip Fazıl Kısakürek
Çok uzun zaman önce 97 yaşına basmış bir nine ve daha baharın başında olan bir genç bir kız,birgün bu genç kız kitap okurken ninesi bu genç kıza ne okuduğunu sorar.Kız okuduğu kitabı söyleyince ninesi ona kızar ve böyle şeylerle beyninizi yıkayan sizsiniz.Biz eskiden çok mutluyduk sizin gibi mutsuz değildik der. Sonra ona kelebeklerin renklerinin ne anlama geldiğini sorar. Ve kız mutlu olmak için dışarıya çıkıp son bir umutla ilk kelebeği bulur.
Amerika'da bir restorantta her gece bir grup tarafından sırlı bilgiler konuşulmaktadır. Yine böyle bir gün Hulusi Bey Hakan'ın iş ortağı Tekin ile görüşmek ister. Hakan da Hulusi Bey'in bu isteğini geri çevirmeyerek Tekin'i arar, Tekin bunu duyunca hemen arabaya biner, ve çok görüşmek istediği Hulusi Bey'le tanışır.Ve böylelikle sır kapısı açılır. O günden sonra Tekin sık sık Hulusi Bey'le görüşür. Aklında bir sürü soru vardır. Tekin ile yeni tanıştıkları için bu soruları soramaz.Tabi Tekin her gün Hulusi Bey'e sırlı bilgiler verir. Hulusi Bey de sürekli o çok sevdiği dostu ve hocası ile ilgili anıları anlatır,ve Ledün ilminden ilimler verir. Ve bir gün bir restorantta çay içerlerken Hulusi Bey Tekin'e bir zarf verir. Tekin zarfı açar ve okur. Kağıdı okuyunca elleri titrer. Sonra Hulusi Bey'le uzun bir yürüyüş yaparlar. Hulusi Bey Umre ile ilgili bazı bilgiler verir Tekin'e. Sonra Tekin'e 40 gün oruç tutması gerektiğini ve Umre ziyareti için Kutsal topraklara gitmesini söyler.Ve Umre'ye gittiğinde rüyasında Peygamber Efendimiz (sav) görür. Ve esas sır buradadır.