• • • Mekke’den Yesrib’e uzanan kutlu bir yolculuk... Yesrib’i Medine yapan kutlu bir insan. Öyle bir kutlu insan ki; çevresinde, hayatını Allah için ona adamış insanlarla dolu. Ve onlardan biriydi Hâlid, Ebû Eyyûb, Eyüp Sultan. O bir Ensar’dı. Evini Allah’ın Elçisine açmış, yedi ay boyunca Nebi’nin nuruyla şereflenmiş, Nebi’nin sofrasına misafir olmuş bir Ensar’dı. Gönlü, Allah’ın elçisinin müjdelediği bir haber ile doluydu; “Konstantiniyye elbet bir gün feth olunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir.”. O müjdeyle, Medine’den Konstantiniyye’ye bir yolculuk başlar. Kutlu bir yolculuk. Öyle kutlu bir yolculuk ki; müjdenin yerine gelmesine daha zaman vardı ama Nebi’nin dostu Eyüp Sultanı, müjdelenen şehir sahiplenmiş, kucak açmış...
—> Bir Eyüp Sultan romanı, bir kavuşma hikayesi... Hazreti Muhammed’in (s.a.v) hicretiyle başlayan kitap, zamanının Medine’sinde, Yesrib’de, Nebi’yi evinde ağırlayan Ebû Eyyûb ile devam eder, Nebi’nin dostu Eyüp Sultan’ın Konstantiniyye seferinde vefatıyla da son bulur.
—> Olay akışını, kaynakçasıyla, olaylara tanık olmuş insanların gözlerinden aktaran İskender Pala; uzun soluklu, alışılmışın dışında bir kavuşma hikayesini kaleme almış. Okuduğum sırada; belli yerlerde hüzünlendim, gururlandım ama en çok da içim huzur doldu. Eyüp Sultan’ın yaşamını belli önemli olaylarla aktarmış, İstanbul’un İslam devletlerinin eline geçmeden, kabrinin nasıl İstanbul’da bulunduğuna dair bilgiler vermiş.