KAFESTEKİ İNSAN
Merhaba değerli okurlarım
Bugün sizlere kafesler de yaşayan insanlardan bahsetmek istiyorum
Norveç’te yengeç avı açık denizler de yapılır ve o kadar kazançlıdır ki Norveç deniz ürünlerinden, Petrol gibi gelir elde eder. Sadece üç ay çalışan bir kaptan 200.000 dolar kazanç sağlayabiliyor. Bu bilgi belki işinize yaramaz ama bu
Bize yaşamak düşmedi
Yarınların hesabını tutmak
Geçmişe üzülmekten
Yaşamanın hüznünü aldık
Hep olmayacak hayaller kurduk
Kandık kandırıldık
Bunu da yaşam sandık...
Bu milletten 'Allah utandırmasın' diyerek dua alıp iktidar olanlar utanınılacak ne varsa yapmaktan geri durmadılar. Tabi suç yine milletimizde elbette çünkü;
1) duayı eksik yaptık,
2) Erbakan Hoca’nın 2002 yılından beri haykırdığı tüm gerçekleri görmezden gelip hep bir bahane türettik,
3) geçmişteki travmaların yeniden yaşanmasıyla
Dileyen kafasını kuma sokmaya devam eder ve neticesinde layık olduğu şekliyle yönetilmeye ve sömürülmeyi alışkanlık hâline getirir. Dileyen ise kendine gelir, hesap sorar...
t.me/PlandemiArsiv
• ALİ KARAKOÇ
Tarihin en kesin yasalarından biri de şudur: Lüksler zamanla ihtiyaç hâline gelir ve yeni zorunluluklar ortaya çıkarır. İnsanlar belli bir lükse alıştıklarında bir süre sonra onu kanıksarlar. Onu yaşamlarında hep bu lundururlar ve bir süre sonra onsuz yaşayamaz hâle gelirler. Kendi çağı mızdan başka bir örneği ele alalım. Son birkaç on yılda hayatı daha rahat latacağını varsaydığımız sayısız şey icat ettik: Çamaşır makineleri, elekt rikli süpürgeler, bulaşık makineleri, telefonlar, cep telefonları, bilgisa yarlar, e-posta vs. Eskiden bir mektup yazıp zarfa koymak, üstüne pul yapıştırıp posta kutusuna atmak insanı epey uğraştıran bir işti, mektu ba cevap almak günler veya haftalar, hatta aylar alabiliyordu. Günümüz deyse bir dakika içinde çabucak bir e-posta yazıp dünyanın öbür ucuna gönderebiliyorum ve eğer gönderdiğim kişi çevrimiçiyse anında cevap alabiliyorum. Böylece mektup yazmanın aldığı tüm zamanı ve çabayı or tadan kaldırmış oldum, peki bugün daha rahat bir hayat mı yaşıyorum?
Maalesef cevap hayır. Klasik posta çağında insanlar yalnızca gerçekten söyleyecekleri önemli bir şey olduğunda mektup yazarlardı. Akıllarına gelen ilk şeyi yazmak yerine ne söylemek istediklerini ve bunu nasıl aktaracaklarını önceden dikkatli bir şekilde düşünürlerdi. Bunun so nucunda da, aynı şekilde düşünülmüş bir cevap almayı beklerlerdi. Zaten çoğu insan ayda birkaç mektuptan fazlasını yazmıyordu ve gelen mektuplara da hemen cevap vermek gibi bir zorunluluk duyulmuyordu. Bense bir gün içinde düzinelerce e-posta alıyorum ve bunların hepsini hızlıca cevaplandırmam gerekiyor.
Çocukken gerçekten güzel bir hayatımız olacağına dair kandırıldık. Hayaller kurduk, mücadele ettik. Ancak büyüdükçe hayat kendini öyle bir tanıttı ki bu dünyanın yalnızca bir cehennem olduğunu, saf hayallerin, adaletin, umudun, mutluluğun yalnızca bir ütopya olduğunu kavradık. Boyun eğenler köle olmaya devam etti. Ancak biz aydınlandık, sadece bir ütopya olan hayallerimizi asla bırakmadık ve her şeye karşı yalnızca bir hiç olduk!
Anarko Nihilizm
"Hep kandırıldık, hep, tüh! Hiçbir şeyin sahicisi değil bildiğimiz. Sahiyi bulana kadar geberip gidiyor adam, tüh! Önce yalanlarla donatılıyor, bir gedik bulup doğruyu, gerçeği yakaladığında ise bakıyorsun yaş olmuş kırk, elli!..
Sayfa 112 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ahmet Arif'in uğruna prangalar eskittiği Leyla'sı ile geldim bu kez.
Aslında Leyla Erbil özgün üslubu ile Türk edebiyatının çok güçlü kalemlerinden biri olmakla birlikte Nobel' e aday gösterilen ilk Türk kadın yazardır da. Onu Ahmet Arif üzerinden anmak biraz da haksızlık gibi geliyor bana.
Kitabımızın da adından anlaşılacağı