“Hepimiz kalbimizdekileri göğüs kafesimizden dışarı çıkarmak zorundayız bir şekilde. Birçok insan bunu, etrafta dinleyecek hiç kimse kalmayana dek konuşarak yapıyor.”
Saudade. Henüz olmamış ama olacak bir şey için hissedilen üzüntüyü ifade ediyordu bu kelime. Umutsuz vakalar için hissedilen üzüntü. Hayatta olmanın üzüntüsü.
Tıpkı insanlar ev alabilsin ya da üniversite okuyabilsin diye onlara yüksek krediler veren, sonra da yirmi katı olarak geri alan Wall Street'teki dallamalar gibi. Ya da tüm o ülkelerdeki petrolü, kömürü ya da ağaçları elde etmek için, tüm dünyaya ait olan doğal kaynakları sömüren dallamalar gibi. Ya da sürekli, Palace Otel'de kalan insanlardan çok, orada tuvaletleri temizleyen insanlar için düzenlenmiş yeni kanunlar ve vergilerle çıkagelen Washington DC'deki dallamalar gibi.
Bizler, hepimizin hayatlarımızı halat çekme oyunundaki halat gibi yaşıyoruz. Bir yandan asla değiştiremeyeceğimiz geçmişimizin ağırlığı çekiyor, diğer yandan da bilinmeyenlerle dolu geleceğimiz.Şanslıysak dengeyi bulabiliyoruz.