Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Aslı Menkiş
Aslı Menkiş
@herseyinasli
Seni bekleyen birileri varsa hayat güzeldir.
Kitap ve kahveden bahsediyorum.
Master
30 okur puanı
Şubat 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
·
Puan vermedi
Merhaba okur arkadaşlarım.
Uzun zamandır görüp de okumak istediğim bir kitap vardı, nihayet okuyup bitirdim ve kitaplığımın güzel bir köşesinde yerini aldı.
Kitabımız Cumhuriyet döneminde Mardin’de yaşayan Elif’in hüzünlü hikayesini anlatıyor. Lakin bu kadar özetlemek kitabı eksik bırakır. Elif çok zeki bir kız ve öğrenmeye olan açlığını, emanet edildiği Zehra ablası sayesinde doyuruyor. Doktor Zehra, ona annesinden görmediği şefkati gösterip bir anne, bir öğretmen gibi yoluna ışık oluyor,okuma yazmayı öğretip, kitaplarla donatıyor, her konuda destek oluyor. Zehra’nın köyden ayrılmasıyla kolu kanadı kırılan Elif’i daha zor günler bekliyor maalesef, okurken binbir türlü duyguyu bir arada yaşıyorsunuz.
Cehalet, töre, kadınları yok sayma, her türlü şiddet hakaret… Okurken eminim siz de benim gibi çıldıracaksınız !
Yazarımız kitaba hayli emek harcamış çünkü hikayeyi okurken tarih, tasavvuf, psikoloji, felsefe hakkında da heybenizi dolduruyorsunuz. Nasıl mı diye düşünüyorsanız daha fazla içeriği anlatmayıp sizlerin merakına bırakıyorum. Mutlaka okuyun, tavsiyemdir.
Yazarımız farklı dönemlerde yaşamış iki karakteri kitabında buluşturarak harika bir hikaye yaratmış. Biri güzelliği ve enerjisi ile dikkat çeken soylu bir ailenin kızı Hanzade, diğeri zehir gibi zekasıyla ve farklı yöntemlerle suç olaylarını çözen Komiser Muharrem. İkisini bir araya getiren olaylar silsilesini soluksuz okudum! Sadece iki ana karakter değil, diğer tüm karakterler ana karakterler kadar dikkat çekici ve hikayenin kurgusunda hepsine çok güzel yer verilmiş. Bu hikayede dram var, adrenalin var, hırs ve intikam var, kan var, aşk var… Yani yok yok!
Kitabı okurken adalet nedir, doğru nedir, görünenin iç yüzü her zaman görünenle aynı mıdır, farklı bakış açılarıyla kendi içinizde sorgulayacaksınız. Bazen bir meleğin bile yaşadıkları sonucu nasıl şeytana dönüşebileceğine nefesinizi tutarak şahit olacaksınız.
Yazarımız hikayesiyle, kurgusuyla, yalın diliyle, samimi anlatımıyla bizi kitabın içine çekmeyi başarıyor. 2023 senesinin son okuması olarak kitap beni tahminimden daha çok sardı. Muhakkak okumanızı tavsiye ediyorum!
Ek olarak kitabın sonundaki QR kodu okutarak yazarın sonraki romanını, ne olsun isterseniz oylayabiliyorsunuz.
Selamlar, bugün bir çırpıda severek okuduğum bu hoş kitaptan bahsetmek istiyorum;
Kişisel gelişimden ziyade bir motivasyon kitabı olarak tanımlamak daha doğru olur kanısındayım, çünkü yazar okuyucuya kendini hayatının merkezine koyması gerektiğini, başkalarına kendinden çok emek harcamanın kişiyi değersizleştirdiğini ve eninde sonunda kendi hayatımız için emek harcadığımızda bize değer verenlerin zaten yanımızda yürüyeceğini her sayfasında ifade etmiş. Kitabın en sevdiğim tarafı direkt okuyucuyla konuşur bir üslupta yazılmış olması. Bu bakımdan bir dostunuzla dertleşir gibi de hissediyorsunuz ve direkt motivasyonunuzu yükseltiyor. Ayrıca yazarımız anlatımlarında bir çok yazar, ünlü düşünür ve ayet/hadislerden de örnek vererek düşüncelerini ifade etmiş bunu da çok sevdim.
Özellikle keyifsiz bir zamanınızda iseniz size yol arkadaşlığı yapacak bu güzel kitabı ilk fırsatta okumanızı diliyorum
Okur Takip Önerileri
Merhaba sevgili okur arkadaşlarım.
Çapraz okumalarım arasında bitirdiğim bir kitaptan bahsetmek istiyorum.
Türü her ne kadar aksiyon macera olarak belirtilse de daha çok felsefe ve düşünce günlüğü olarak tanımlayabileceğimiz kısa bir roman da diyebiliriz.
Yazarımızın arkadaşlarıyla çıktığı bir yolculuk sırasındaki sorgulamaları sırasında kurguladığı bir hikayeyle bu kitap oluşmuş.
Buna göre karakterimiz Affan, babası uzun yol şoförü olan, annesinden yeterince ilgi göremeyen yalnız bir çocuktur. İlgisizlikle büyüyen Affan, bunun acısını babasının ona hediye ettiği sapanla çevresine zarar vererek çıkarır. Bir gün dedesinin çiftliğinde yaşadığı bir olay hayatını ve düşüncelerini tamamen değiştirir. İçindeki sorgulamalar sonucu okul hayatında da sosyal çevresinde de bambaşka bir karaktere evrilen Affan, Van gölü çevresinde bir geziye çıkarak hayatın anlamını daha geniş bir perspektifle sorgulamaya başlar. Bu arada ana karakterimiz, yaşadıklarıyla bizi de peşinden derin düşüncelere sürüklerken, kitabı sonuna kadar severek bitirmemizi sağlıyor.
Kitabın kapağını yeni kapattım, elime aldığım gibi 320 sayfayı soluksuz okuyup bitirdim bugün. Dönem kitaplarını oldum olası çok sevdiğimi hep belirtirim, bu kitap da 12 Eylül öncesine ait yılları kapsayan, dönemin sağ-sol çatışmalarını, üniversite olaylarını ve ülkenin bu karmaşasında gelişen bir gençlik hikayesini konu alıyor. Roman sevgili Esin
Merhaba herkese!
Size Ali Karataş’ın yazdığı Aynamın Arkası kitabından bahsetmek istiyorum. Kitaba ilk başlarken adapte olamayacağımı sanıp çok çabuk yanıldığımı anladım. Yazar, hikayeyi birebir ana karakterin üzerinden anlattığı için, özellikle de
bazı yerlerde direkt olarak okuyucuyla konuştuğu için kendinizi daha çok hikayenin içinde yaşar buluyorsunuz. Kitabın orta yerinde bazı şeyler açığa çıkmaya başlayınca itiraf edeyim bir süre kapağını kapatıp sonra okumak için kenara aldım, çünkü epey yükseklere çıkan gerilim es verme ihtiyacı hissettirdi bende.
Kitapta adalet nedir, insanlar kendi adaletini kendi sağlamalı mı, bunun doğuracağı sonuçlar neler, intikam ve hırsla ne kadar yoldan çıkılır aslında tüm bunları sorgulayıp görmüş oluyoruz. Bu arada Melanuş karakterine acayip sinir oldum. Savcıya daha da sinir oldum insan bu kadar mı kör olur sorgulamaz diye. Gerçi gerçek hayatta hangimiz doğru sandığımız insanlara kanmadık ki?
Gerilim seviyorsanız ve sinirleriniz de kaldırıyorsa muhakkak okumanızı dilerim.
Keyifli okumalarınız olsun !
Ali Bektaş & Cafer Sadık Şahin / CABULKA-Yokluk Göğünün Kuşları
Atlantis Kültür Sanat’tan çıkan bu kitap beni fazlasıyla etkiledi. Öncelikle kitap ismi gerçekten dikkat çekici… Cabulka… Doğuda bulunduğu rivayet edilen, bin kapısının olduğu, âhâlisinin yetmiş bin harflik alfabe kullandığı, dünyada bulunan her eşyanın sûretinin bu şehirde olduğu tasavvur edilen efsanevi 2 şehirden biri…
Tasavvufta kişinin
John F. Kennedy suikastinden 51. Bölgeye, Rasputin suikastinden Mu Kıtasına,
Mısır piramitleri gizemlerinden Tutankamon’un tabutuna, Karındeşen Jack’ten 11 Eylül saldırılarına kadar daha pek çok çelişkili ve hala günümüzde sorgulanan olay ve konular hakkında kısa anektodlar içeren çerezlik bir kitap! Peki bu konudaki gizemlerin çözümünü mü sunuyor? Tabikii hayır. Merak edenlerin meraklarını daha da cezbedecek araştırma konularını kısa kısa sunmuş ‘Tarihi Olaylar Ekibi’
İsteyenler için keyifli okumalar diliyorum.
Ne kadar güzel yazmışsın Barış Uzunhan! Ne güzel alternatif olmuş hikayelerin.
Kitap ilk olarak aralık 2017 de basılmıştı, ilk çıktığı zamanki tanıtımını yine bir sosyal mecrada arkadaşlarımdan birinde görmüştüm yanılmıyorsam. O zamandan bu zamana okuma fırsatım olmadı. İnsan kitabı degil kitap insanı seçer lafını bir kez daha hatırlayarak kitabı okumuş bulundum. Su gibi aktı gitti. Kitap İstanbul’un tarihiyle ilgili -daha dogrusu alternatif tarihi ile ilgili- 5 hikayeden oluşuyor.
Yazar fotoğrafa ilgi duyduğu için İstanbul’u gezip pozlarmış, hikayeler de bu şekilde ortaya çıkmış. Gerçeklerden yola çıkarak harika bir şekilde kurgulanmış bu hikayeleri okurken hem tebessüm ediyor, hem de hangisi gerçek hangisi yazarın tabiriyle ‘atmasyon’ ayıramıyorsunuz. Bu da insanı gerçek tarih için araştırmaya itiyor bir nevi. Aslında yazarın da amaçlarından biri bu. Başka kitaplarda tamamen tarihi saptırmak için yazılan safsatalara kanmayıp uyanık olmamızı istiyor, bunun dışında tarihi hep bize sıkıcı şekilde anlattıklarını, aslında ne kadar eğlenceli anlatılabileceğini de kanıtlıyor. Bir de kitap ilk çıktığında, gelirini burs fonu oluşturarak öğrencilere ulaştırmayı amaçlamış yazarımız. Hala devam ediyorsa bu çok mutluluk verici.
Kitabı okurken harika vakit geçirdim, gerçekten çok eğlenceliydi, yazarımıza bir kez daha teşekkür ediyorum.
Ve Muhakkak okumanızı diliyorum!
Fernando Pessoa’yı uzun zamandır okumak istiyordum. İnce olmasına rağmen düşüncelerle ağzına kadar dolup taşan bu kitap iki hikayeden oluşuyor. İlki “Bankerden anarşist mi olurmuş la havleee…?” sorusunun cevabını ararken bizi farklı bakış açılarıyla düşünmeye teşvik ediyor. İkinci hikaye Şeytanın Saati’nde aslında bir nevi yazarın dünyaya bakışını görmüş oluyoruz. Kinayeli ve eleştirel bir üslupla yazılan kitap, sade diline karşın ağır ve gayet yerinde cümlelerle dolu. Merakım gerçekten karşılığını buldu. Yazarın “sarsıcı” olarak nitelendirilen Huzursuzluğun Kitabı’nı da okumak için alıp sıraya koydum. “Bütün sanatlar gibi edebiyat da hayatın yetmediğinin itirafıdır.'' demiş Pessoa… Ölümünden sonra ünlenen bu yazarın kesinlikle okunması gerektiğini düşünüyorum.
Su gibi akıcı bir dille yazılmış ve sağlıklı beslenme sürecinde insanın stresini motivasyona çeviren harika bir kitap. Sadece diyet niyetiyle değil, sağlıklı bir rutine geçiş yapmak isteyenler için güzel bir rehber olacaktır.
Geçmişten günümüze duyduğumuz ya da hiç aşina olmadığımız bir çok miti barındıran bu kitap, mitoloji ile ilgilenmek isteyenler için başlangıç niteliğinde hap bilgiler içeriyor. Dakikalar içinde serisinin amacını karşılıyor fakat çok mit ve küçük başlıklar halinde özet konular içerdiği için okuyana bazı bilgiler havada kalıyor gibi gelebilir. Bende daha ayrıntılı bilgi edinme isteği uyandırdı bu bakımdan başlangıç için güzel bir derleme diyebiliriz. İlgilenenler için keyifli okumalar dilerim.
Böyle bir kitabın varlığından haberim yoktu. Bugüne kadar görmemiş olmama da şaşırdım açıkçası. Hatta bahsi geçen uşağın uydurma bile olabileceğini düşündüm nedense… Biraz araştırınca doğruymuş onu anladım. Yine de ilk okuduğumda önyargılı davrandım kitaba. Ne de olsa kişinin ağzından yazılan bir anı defteri niteliğindeydi. Bu kitapta Atatürk’ü sadece bir devlet adamı olarak görmüyoruz. İnsanî niteliklerini, gündelik alışkanlıklarını görüyor,o devirde yakınında bulunan insanlarla diyaloglarını okurken bir taraftan da o günlerin olaylarına tanıklık ediyoruz yazar sayesinde. Mustafa Kemal’e farklı bir pencereden bakmak oldu benim için. Eminim okuyanlar da benim gibi düşüneceklerdir. Kitabın son sayfalarında Atatürk’ün hastalık dönemlerini okurken boğazım düğümlendi, epey duygulandım açıkçası.
Benim okuduğum baskısı “sansürsüz tam metin” olanı. Şu an yayınevlerinin satmış olduğu düzenlenmiş hali olduğu için, bildiğim kadarıyla bazı diyaloglar net bir şekilde koyulmamış. Bu yüzden ben sansürsüz baskısını yine bir sahaftan 2. el olarak aldım. Kitabı okumak isteyenler benim gibi sansürsüz tam metni okurlarsa ne demek istediğimi anlayacaklardır.
Bu kitabı Mustafa Kemal’e eleştirel bakışla bakanlar da ön yargısız bir şekilde okusun isterim, çünkü her şey en yalın haliyle gözlemci bir kişi tarafından aktarılmış.
Okunan süre boyunca kitabın bir anı niteliği taşıdığı, ve yazan kişinin kendi yorumlarını içerdiği unutulmamalıdır.
Bugüne kadar okumadığıma pişman olduğum yazarlardan biri oldu. Önce yazdığı romanlarından başlamak yerine, biraz da yazarlık mesleğini merak ettiğim için önce bu kitabından başlamak istedim açıkçası. Yazar genel olarak yazarlık mesleği ile ilgili değerlendirmelerini ve yol haritasını kendi yazımları üzerinden örnekleyerek anlatmış, çok da güzel olmuş. Dili anlaşılır ve üslubu samimi geldi bana, bu yüzden okurken hiç sıkmadı. Bu kitap, yazmaya başlamak isteyen ya da yazıp da doğru yolda olup olmadığını merak edenler için de çok güzel bir fırsat. Keyifli okumalar…
Benim gibi bir koca karının hayatını kim merak eder ki…
Yazar kendiyle alay edercesine bir üslupla, öyle samimi ve içten bir dille yazmış ki, merak etmenin yanısıra o anıların bizzat içerisinde olmak istiyor insan. Anne ve babası dolayısıyla dönemin neredeyse tüm ünlü yazarlarıyla, edebiyat dünyasıyla iç içe yaşamış, hemen hepsiyle anısı olmuş, okudukça onları daha çok tanıma fırsatı bulup, bir çok ismin bilmediğimiz yönlerine ve karakter özelliklerine ortak olmuş oluyoruz. Özellikle Atatürk’ten bahsettiği kısımlarda duygulanmamak, hala duymadığımız okumadığımız yaşanmışlıkların olduğuna şaşırmamak elde değil… Anılarını okudukça fikir ve inançlarına katılmayan okurlar bile sohbet havasında açık ve net üslubu, kendine çeken kalemi sayesinde yazarı sıcacık bağırlarına basmak isteyecekler. Onlarca anıyı ve onlarca hayatı Mina Urgan’dan dinlemek oldukça keyifliydi :) Okumak isteyen herkese şimdiden keyifli okumalar diliyorum.
