Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Politik anlamda kadınlar hakkında edilecek kelamları, binbir farklı tartışmanın içinde derinleştirmek mümkün fakat ben yalnızca bizden bahsetmek istiyorum. Ekseriyetle arkadaşlığımızdan. Kadınlık üzerine düşünmeye başlamam hangi yaşlara denk geldi, çok da emin değilim. Çalışan bir annenin kızı için tek dileğinin parasal anlamda özgür olduğu bir
İnsanın eşi olmalı, bakarken yüreğinin kabardığı, gözlerinden gözlerine yüreğinin aktığı…aşık olduğu bir eşi olmalı! Sabah gözlerini açtığında, yanında olduğunu görüp, şükürler etmeli Yaradana. Koklamalı saçlarını. Uyuyan eşine şefkatle bakıp, usulca dokunmalı yüzüne, varlığını hissedebilmek için. Parmakları titremeli, incitirim
Reklam
Öyle durma hiç konuşmadan. Ağır bir söz söyle; utandır beni. Söyle, de ki: Bin tane kitap okumak gerek. Tutunamayanlar, Oğuz Atay (Sayfa 90)
Gitmeseydi Çok güzel bir hayatımız olabilirdi. Çok paramız olmazdı belki, ama çok neşeli olabilirdik çoğu zaman. Oturup her akşam pek kimsenin bilmediği güzel filmler izlerdik, tatil günlerinde gidip rakı içerken dinleyeceğimiz plaklar seçerdik eski eşyalar satan dükkânlardan, kışları dışarıda kar yağarken ışıkları söndürüp evimizin perdelerini açardık sonuna kadar, Türk kahvesi yapardım ikimiz için. Hiç konuşmadan kahvelerimizi yudumlar, radyo tiyatrosu dinlerdik kar yağışını izlerken. Tiyatro ve kahveler bittiğinde filmlerden konuşurduk, kitaplardan, sanattan, memleket meselelerinden, İkinci Yeni şairlerinden falan. Sonra ben birkaç dize okurdum ona Cemal Süreya'dan. O da çok sever çünkü Cemalettin Seber'i. Sevdiğimiz şeylerden bahsederdik işte hep. Ben en çok onu anlatırdım, ondan bahsederdim yüzüne karşı. Sonra usulca çekilip köşeme ben öldükten sonra saklaması için bırakacağım mektuplardan bir tane daha yazardım. Dedikodusunu bile yapardık 17 numarada oturan komşumuzun. Uyuma vakti geldiğinde ise ben saçlarına bir öpücük kondurup öyle dalardım cennet gibi düşlere. Zaten ona sarıldığım bir gecenin içinde cehennemin işi ne ki? Ama gitti işte... Anonim
“Bir arkadaş istiyorum. Benimle hiç konuşmadan beni tamamen anlayacak, benimle karşı karşıya saatlerce hiç konuşmadan oturabilecek bir arkadaş.” Sabahattin Ali
Sık sık başı ağrıyordu. Çok ders çalışmasına rağmen "anne çok çalışıyorum fakat unutuyorum" derdi. Bakkala birşeyler almaya gönderdiğimde ne alacağını unutuyordu. Not tutmaya başladı, not tutmasa unutuyorum diyordu. Keşke o zaman farkına varsaydım diye kendimi suçluyorum. Biz çok ders çalıştığı için belki zihni yoruluyor diye
Reklam
Dostoyevski'nin idamdan kurtuluşunun yansımaları... Ümit Yıldırım "Nerede okumuştum, hani bir idam mahkûmu ölümünden biraz önce şöyle söylemiş ya da düşünmüştü: 'Yüksek ve sarp bir kayalıkta, ancak iki ayağımın sığabileceği, dar bir çıkıntıda, dört bir yanım uçurumlar, okyanuslar, sonsuz bir gece, sonsuz bir yalnızlık ve hiç bitmeyecek bir
Hep şiir olmasın birde kısa hikayemi paylaşayım. Onay verirseniz kitap haline getirebilirim. Saygılar bizden. Buyrun. İŞLENMEMİŞ CİNAYET Sararmış uzun otların aradından kaldırıp başını yola baktı. Polis arabasının siren sesiyle tekrar çukura büzüldü. Neydi bütün bunlar ne anlama geliyordu. Siren sesi kesilinceye kadar öylece kaldı. Bryni
Sabahattin Ali
'Bir arkadaş istiyorum. Benimle konuşmadan beni tamamen anlayacak, benimle karşı karşıya saatlerce hiç konuşmadan oturabilecek bir arkadaş.'
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.