📋hıhı,tamam.
- Bak oradaki kapı dikkatini çekti mi girerken? + Şu kapı mı? - Hıhı o kapı + Orada kapı yok gerçi ama? - İşte ben de onu diyorum, kapı yok, neden yok? Çünkü ben göreve gelir gelmez ilk iş olarak söktürdüm o kapıyı da ondan yok. Peki neden söktürdüm? Çünkü bizim kapımız herkese açık. Kimseden gizlimiz saklımız yok da ondan. Halkla mesafeli olmak artık eskilerde kaldı. Bu demokrasi dediğimiz şey sürekli nefes alan, genişleyen bir şey. Böyle kalın duvarlar ardında sefa sürmek, kimseye hesap vermemek, kapalı kapılar ardında Ali Cengiz oyunları çevirmek, bunlar bir kere etik olarak şey değil. Biz her zaman işçilerin, emekçilerin, zor durumda olanların yanında olduk. Bundan sonra da olmaya devam edeceğiz. Sonra da bayrağı siz gençlere devredeceğiz... -------------------------------- - Ahlat Ağacı / Nuri Bilge Ceylan (2018) 🎬🎞️
Reklam
Yedi Numara
Haydar: Üzerinde çalıştığım proje bitmek üzere biliyon mu? Armağan: Ne güzel. Bazen senin yanında kendimi işe yaramaz hissediyorum. Biz dersleri zor yetiştiriyoruz, bir de sana bak. Haydar: Sana bir hikaye anlatayım mı? Armağan: Hıhı. Haydar: Bir sucu, boynuna astığı uzun bir sopanın uçlarına taktığı iki büyük kovayla su taşırmış. Kovalardan biri çatlakmış. Sağlam olan kova her seferinde ırmaktan patronun evine giden uzun yolu dolu olarak tamamlerken, çatlak kova, içine konan suyun sadece yarısını eve ulaştırabilirmiş. Armağan: Ben çatlak bir kovayım, sevdim, devam et. Haydar: Bu durum, iki yıl boyunca her gün böyle devam etmiş. Sucu her seferinde patronun evine sadece bir buçuk kova su götürebilirmiş. Sağlam kova başarısından gurur duyarken, zavallı çatlak kova görevinin sadece yarısını yerine getiriyor olmaktan utanç duyuyormuş. Bir gün çatlak kova ırmağın kıyısında sucuya seslenmiş: "Kendimden utanıyom ve senden özür dilemek istiyom." Sucu demiş ki: "Patronun evine dönerken yolun kenarındaki çiçekleri fark etmeni istiyom. Yolun sadece senin tarafında çiçekler olduğunu, diğer kovanın tarafında hiç çiçek olmadığını fark ettin mi? Yolun, senin tarafına çiçek tohumları ektim ve her gün ırmaktan dönerken, sen onları suladın. Ben de bu güzel çiçekleri toplayıp, patronumun evini süsleyebildim." Geçtiğin her yerde çiçek açtırıyon, hiçbir şey yapmasan da olur...
Aynen kesin öyledir hıhı:d
İyi olacaksın… Fırtınalara sonsuza kadar sürmez.
+Sende herkes gibi gidersin... -hıhı
Bi’hastane sabahında okunan eski kitaplardan arabanın camına yağanlar .
Müzeyyen: Diyelim ki gitmedim. seninle beraber olmaya devam ettik. Ne değişecekti? Ne yapacaktık? Arif: Sevişirdik. Müzeyyen: Başka? Arif: Sabahları beraber uyanırdık. Ben senden önce kalkardım. Senin uyuyuşunu izlerdim, sonra sen uyanırdın. Bana gülümserdin. Müzeyyen: Sonra? Arif: Sonra, sabahları çayı tek şekerli içtiğini, günün diğer saatlerinde şekersiz içtiğini biliyor olurdum, o ilk şekeri ben atardım çayına, zarifçe eritişini izlerdim. Müzeyyen: Sonra? Arif: Sonra, en çok boynundan öpülmeyi sevdiğini biliyor olurdum. Müzeyyen: Güzelmiş. Arif: Sonra dışarı çıkardık. Dışarda yağmur yağıyor olurdu. Biz şemsiyeyi almazdık. Sırılsıklam olurduk. Sonra sen bana sokulurdun ama saçağın altına hiç girmezdik. Sonra sen üşütürdün. Ayakların buz gibi olurdu. Ben sana en sevdiğin o mavi çoraplarını getirirdim. Sonra bayramları babaannenin mezarını ziyaret etmeye giderdik. Müzeyyen: Gider miydik gerçekten? Arif: Hıhı. Giderdik. Hayatta en sevdiğin kadın için ağlayışını izlerdim senin. Hiçbir şey yapmazdım, gözyaşlarını silmezdim, seni teselli etmezdim. Orada öylece ağlayışını izlerdim senin. Başka insanların mezarlarının arasında dolaşarak, hayatın ne kadar şahane bir şey olduğunu düşünürdüm. Sonra… Sonra hiçbir şey yapmazdık. Öylece otururduk. Çok bilinmeyenli bu sorunun yanıtını arardık. Hayat bizi yalancı çıkarana dek, bulduğumuz cevapları doğru sanırdık.
Reklam
234 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.