A.T.: Afyon etkisinde yazılıp bitirilmiş, sonradan açık bir bilinçle üstünde çalışılmış bir metin hissi uyandırdı bende. Çünkü sonu başı belli, son derece tutarlı ve ne yapmak istediğini ortaya koyan bir metin. Düşünülmeden yazılmış diyemeyiz. Ama o sanrılara aşina olduğunu ve sanrıların felsefeyle, varlık problemiyle beslendiğini, asıl meselenin altında bunun yattığını görüyoruz. Bir bilimsel karşılığı yok ama insanın bu türden sanrı anlarında kendi köklerine ilişkin değerlere daha hızlı yöneldiği kanısındayım. Kör Baykuş bende başından sonuna kadar hep Binbir Gece Masalları etkisi yarattı.
M.G.: Bana Nerval'in Aurelia isimli eserini ve Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Abdullah Efendi'nin Rüyaları'nı çağırıştırdı. Ona kaynaklık eden, ilham veren bir metin olduğunu düşünüyorum. Böyle bir metni Sâdık Hidâyet yazınca İran'ın Kafka'sı deniyor ama Nerval yazınca öyle bir şey denmiyor maalesef. Halbuki bence aynı tonda, aynı kâbus atmosferinde, aynı temel varlık problemlerine parmak basan metinler.