Anlatıcı benlik ne zaman deneyimlerimizi değerlendirse,sürelerini ihmal ederek "doruk-son kuralını" benimser;sadece doruktaki ve sonraki anları hatırlayarak tüm deneyimi bu ikisinin ortalaması üzerinden değerlendirir.
İnsanlar modern çağa dek hastalıklardan kötü havayı, şeytanları ve kızgın tanrıları sorumlu tuttu ve bakterilerle virüslerin varlığından asla şüphelenmedi. İnsanlar melek ve perilere inanmaya hazırdırlar ama minik bir pirenin ya da tek bir damla suyun katil avcılardan bir ordu oluşturabileceğine asla ihtimal vermezler.
Reklam
Denemekten korktuğum için beni başarısızlığa sürükleyen,kafamın içindeki o huysuz cüceler olmadan ben kimdim?
Evet kendi istediğimi yapıyorum ama bu isteklerin hiçbirini seçmiyorum.İçimde belli bir isteğin büyüdüğünü hissediyorum çünkü beynimdeki biyokimyasal süreçler bu duyguyu yaratıyor.Bu süreçler deterministik ya da rastlantısal olabilir ama özgür değildir.
Modern insanlık bitmek tükenmek bilmeyen bir "Fırsat Kaçırma Korkusu" (FOMO, "Fearing to Miss Out") tarafından esir alınmış durumda.
Sayfa 376Kitabı okudu
Dataizm insan deneyimlerini veri örüntülerine eş tutarak, anlam ve otoritemizin temel kaynağını sarsıyor ve belki de 18. yüzyıldan beri benzeri görülmemiş dini bir devrimi müjdeliyor. Locke, Hume ve Voltaire gibi düşünürlerin döneminde hümanistler, "Tanrı insanın hayal gücünün bir ürünüdür," diyordu. Dataizm, hümanizmi kendi silahıyla vuruyor: "Tanrı'nın insanın hayal gücünün bir ürünü olduğu doğru, ancak insanın hayal gücü de biyokimyasal algoritmaların bir ürünü." 18. yüzyılda hümanizm tanrımerkezci dünya görüşünü insanmerkezci bir yaklaşıma dönüştürerek Tanrı'yı dışladı. 21.yüzyıla geldiğimizdeyse Dataizm insanları dışlayarak insanmerkezci yaklaşımı verimerkezci bir görüşe dönüştürecek gibi duruyor.
Sayfa 406Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.