hoş geldin bebek
yaşama sırası sende
senin yolunu gözlüyor kuşpalazı boğmaca kara çiçek sıtma ince hastalık yürek enfarktı kanser filan
işsizlik açlık filan
tiren kazası otobüs kazası uçak kazası iş kazası yer depremi sel baskını kuraklık falan karasevda ayyaşlık filan
polis copu hapisane kapısı falan
senin yolunu gözlüyor atom bombası falan
hoş geldin bebek
yaşama sırası sende
senin yolunu gözlüyor sosyalizm komünizm filan.
“Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin
Yorulmuşsundur,
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını,
ne gül suyum, ne gümüş leğenim var
Susamışsındır,
buzlu şerbetim yok ki, ikram edeyim
Acıkmışsındır,
sana beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam.
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton çayır çimen şimdi
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.”
Hoş geldin!
Kesilmiş bir kol gibi
omuz başımızdaydı boşluğun...
Hoş geldin!
Ayrılık uzun sürdü.
Özledik.
Gözledik...
Hoş geldin!
Biz
bıraktığın gibiyiz.
Ustalaştık biraz daha
taşı kırmakta,
dostu düşmandan ayırmakta...
Hoş geldin.
Yerin hazır.
Hoş geldin.
Dinleyip diyecek çok.
Fakat uzun söze vaktimiz yok.
YÜRÜYELİM.....
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin. Yorulmuşundur,
nasıl etsem de yıkasam ayacıklarını, ne gül suyum, ne gümüş leğenim var. Susamışındır,
buzlu şerbetim yok ki, ikram edeyim. Acıkmışındır,
sana beyaz keten örtülü sofralar kuramam
memleket gibi esir ve yoksuldur odam.
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin! Ayağını bastın odama
kırk yıllık beton çayır çimen şimdi.
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin.
Yorulmuşsundur,
nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını,
ne gül suyum, ne gümüş leğenim var.
Susamışsındır,
buzlu şerbetim yok ki, ikram edeyim.
Acıkmışsındır,
sana beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
memleket gibi yoksuldur odam.
Hoş geldin, kadınım benim, hoş geldin!
Ayağını basdın odama
kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
Güldün,
güller açıldı penceremin demirlerinde.
Ağladın,
avuçlarıma döküldü inciler;
gönlüm gibi zengin
hürriyet gibi aydınlık oldu odam.
Hoş geldin kadınım benim, hoş geldin.