Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aydınlanma ve Irkçılık: Zorunlu bir sentez? Eğer "ırkçılık kuramlarının" öncülüğü denebilecek birşey varsa bu utanç verici “kuramcılık” çabaları John Locke (1632-1704), David Hume (1711-1776) ve Immanuel Kant (1724-1804) gibi felsefeciler tarafından başlatılmıştır. Yalnızca beyaz ırk dışındaki insanlığı değil, ama insana bilgi yetisini
Aydınlanma ve Irkçılık: Zorunlu bir sentez? Eğer "ırkçılık kuramlarının" öncülüğü denebilecek birşey varsa bu utanç verici “kuramcılık” çabaları John Locke (1632-1704), David Hume (1711-1776) ve Immanuel Kant (1724-1804) gibi felsefeciler tarafından başlatılmıştır. Yalnızca beyaz ırk dışındaki insanlığı değil, ama insana bilgi yetisini yadsımalarında genel olarak insanlığı küçük düşüren bu üç "kuşkucu" felsefeci aynı zamanda Aydınlanmanın da birincil adlarıdır. Ve Aydınlanma boşinanca karşıtlığının yanısıra ilerlemeden yana, özgürlükçü, eşitlikçi bir dünya görüşü olarak da kabul edilir. Ama eğer ilerlemeyi politik boyutunda düşünürsek, bu düşünürler — Fransız ortakları olan Voltaire ve Diderot ile birlikte — despotizmde dururlar. Özgürlük ile ve insan hakları ile anladıkları şey "evrensel" olmak yerine kuramlarında kendileri tarafından sergilendiği gibi sınırlıdır. Ve bu aynı zamanda onlara bir evrensel politik "eşitlik" kavramını yüklenmesine izin vermez.
Reklam
İskoç filozof David Hume (1711-1776) problemi acımasız bir açık sözlülükle çok özlü bir şekilde ifade etmişti: "Tanrı kötü­lüklerin önüne geçmek istiyor da geçemiyor mu? O zaman aciz demektir. Elinden geliyor da, istemiyor mu? O zaman habis demektir. Hem elinden geliyor hem de istiyor mu? O halde bu kötülükler niye?" Bu noktada imdada evrim yetişir.
Geri14
65 öğeden 61 ile 65 arasındakiler gösteriliyor.