Hangimizin aklı bu aralar firarda değil ki ? dediğinizi duyar gibiyim.. Ruh halimin kaçak göçek olduğu şu dönemde "Firari" kitabı ile buluşmam çok manidar oldu.
Her sayfasında doğayı yudum yudum içtim. Güneşin tüm enerjisi her satırla beraber içime aktı.. hissettim bunu resmen okurken. Dağ evinde sanki hikâyenin kahramanı Selim
“Onu düşünürken akıntıya kapılmış gibiyim. Tıpkı dümeni kırılmış gemi gibi sarsılıyor, martı çığlıkları eşliğinde boğulduğumu hissediyorum. Ancak yapabileceğim bir şey de yok. Hayat, artık benim için yarım kalmış bir şiir gibi…”
İzlediğim belgesellerden Aşina olduğu kadarıyla kulak kabarttım homurtu bir ayının sesine çok benziyordu. Üstelik gelen ses fazla uzakta da değildi. Birden aklıma Şanslı geldi. O neredeydi? Hemen başımı kaldırıp baktığımda yerinde yoktu. Kulağıma gelen kükreme ile homurtu arasındaki sesle kalbim fena halde çarparken çadırımın açık olan fermuarlı
"En doğru yasa bizi özgürlüğe götürecek olandır," ..."Başka hiç bir şey değil."
Richard Bach- Martı Jonathan Livingston
Arkadaşlar bugün farklı bir şey yaptık, evde olmadığımdan dolayı küçükler(kardeşlerim) kurayı çekemedi. Ama onun yerine sitede tanıştığım çok değerli bir arkadaş yardımcı oldu.