Önceliğim iyi bir okur olmak. Okuduklarımın, mazimden silinmemesi adına zarif bir çetele mahiyetinde kullanacağım bu mecrada, herhangi bir cümlem ile güzel bir karara vesile olmanın temennisi içerisindeyim.
Araştırma Görevlisi-Sunucu-Okur-Yazar-Biraz da çevirir
İlk defa bu eseri ile kendisine kavuştuğum yazar, kimi zaman dışarıdan bir gözle olayları değerlendirmek ile, kimi zaman kahramanların halet-i ruhiyelerini ilmik ilmik işlemek ile, kimi zaman da iki zıt duygunun, içsel bir savaş halini ustalıkla yansıtması ile harika bir eser ortaya koymuş diyebilirim.
Kullandığı Türkçe'nin fesahatini her
Bu uzun kitapta İkinci Meşrutiyet'ten, II. Dünya Savaşı sonrasına kadar çok geniş bir zaman diliminin öyküsü (1908-1945) destanlaştırmıştır. Düzyazı, şiir, senaryo tekniklerinin iç içe kullanıldığı Memleketimden İnsan Manzaraları; şiir, roman, öykü, oyun, senaryo hepsini içeren yeni bir tür olmuştur.
Memleketimden İnsan Manzaraları beş
Saatlerce süren düşünce hapislerinden sıyrılıp kendimi zar zor dışarı attım. Akşamın serin havasının yüzüme vurmasıyla büyük bir ihtiras ve büyük bir coşku ile hedefine koşan bir at gibi yanımdan geçenleri fark edemeden bir hayale doğru yürümeye başladım. Günün sonunda beni bir masada argın, yorgun ve uzaklara dalmış bir şekilde oturtacak hızlı adımları atmaya devam ediyordum. Kamçılanmıştım. O masaya kah yorgun oturur filiz açmış bir bir tohum gibi gelecek vaadeden yahut yeni fikirlere gebe bir halde kalkar kah yorgun oturur daha yorgun kalkardım. Ah bu düşünceler. Rotasız bir şekilde seri ve kendinden emin adımlarımı atmaya devam ettim. Aklımda fikirlerimi doğru bir zemine oturtmuşluğun verdiği bir özgüven var. Masaya oturduğumda ne kadar aciz olduğumu hatırlamaktan habersizmişçesine oldukça bilgili, maskeli kibirli ve özsever bir halde yürümek insanın ahmaklığının en büyük deliliydi.
Bu yazıyı 23'üncü yaş günümde yazmışım. Notlarımda denk gelince paylaşmak istedim.
Beş Şehir'in asıl konusu hayatımızda kaybolan şeylerin ardından duyulan üzüntü ile yeniye karşı beslenen iştiyaktır. İlk bakışta birbiriyle çatışır görünen bu iki duyguyu sevgi kelimesinde birleştirebiliriz.
Ahmet Hamdi Tanpınar, Türk Edebiyatı’nın vazgeçilmez isimlerinden biridir. Eserleriyle edebiyatımızda bir mihenk taşı oluşturmuştur. Öne çıkan en güçlü özelliği ise, ortaya koyduğu eserleriyle adeta dile ve kavramlara yeni bir boyut kazandırmasıdır. Kendi tabiri ile o, dilin kapısından içeri girmiştir. Sahip olduğu miras ile derin bir geçmişe