Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Aşık olmak varlığından haberdar olmadığınız bir hüsranın (şekillendirici hüsranların ve onları kendi kendinize iyileştirme girişimlerinizin ) hatırlatılmasıdır;birini istemiş ,bir şeyden mahrum kalmışsınızdır ve sonra birden o şey karşınızda belirir.Bu deneyimle yenilenen,yoğun bir hüsran ve yoğun bir tatmindir.Tuhaf bir biçimde ,sanki beklediğiniz biri vardır ama o kişi gelene kadar beklediğinizin o olduğundan haberiniz yoktur.Daha öncesinde hayatınızda bir şeyin eksik olduğunun farkında olun ya da olmayın,istediğiniz kişiyle tanıştığınızda o farkındalığa erişirsiniz. Psikanalizin bu aşk hikayesine katacağı fikir ise şudur: Aşık olduğunuz insan aslında rüyalarınızın erkeği ya da kadınıdır; daha tanışmadan önce onu hayal etmişsinizdir-yoktan değil zira hiçlikten hiçlik çıkar, ama yaşanmış veya arzulanmış deneyimlerinizden. O kişiyi o denli net bir biçimde ayırt edebilmenizin sebebi onu bir anlamda zaten tanıyor olmanızdır; onu bunca zamandır beklemiş olduğunuz için ezelden beri tanıyormuşsunuz gibi gelir, ama aynı zamanda size gayet yabancıdır. Tanıdık yabancı kişilerdir onlar. Fakat bu basit hikayede dikkat çekici bir unsur var: Rüyalarınızı süsleyen bu kişiyle tanışmayı ne kadar istiyor, umut ve hayal ediyor olursanız olun onu özlemeye ancak onunla tanıştıktan sonra başlarsınız. Bir nesnenin yokluğunu (yada başka bir şeyin yokluğunu) hissetmek için onun varlığı gerekli gibidir. O gelmeden önce de bir tür hasret duyuyor olabilirsiniz, ama yokluğunun yarattığı hüsranı tüm gücüyle hissetmek için önce onunla tanışmanız gerekir."
Sayfa 23
228 syf.
·
Puan vermedi
İle... Sadece üç harfin payına ne cok anlam düşüyor.. Tek bir kitabın payına ne cok hüzün, hasret, umut, hüsran .. İle bir şarkı zamanlar arası gidip gelen. . İle bir hancer ve anahtar.. Cok sey arayan hicbirsey bulamayacak ve beklentisizce çeviren sayfaları herseyi bulacak kendi cebinde.. İle ile, ille tanısmalısınız..
İle
İleOruç Aruoba · Metis Yayınları · 20183,372 okunma
Reklam
Hasan Fevzi Yüreğil &Bediüzzaman Hz.
Bediüzzaman Hazretleri’nin dünyaya teşrif ettiği senelerde Denizli’de gökyüzünün altında ki bir mâneviyat eri çevresindeki tâbilerine şöyle sesleniyordu: “Bu gün Kürdistan da bir büyük evliya Dünyaya geldi, bu zat zamanın sahibi, asrımızın vekilidir,” diyerek müjdeler veriyordu. Bu büyük evliyanın adı da “Hacı Hasan Feyzi” idi. Bu mübarek zatın
KAVALA DESTANI
1 Töreyi penah bilmişiz Altay'ı dergah bilmişiz Bir geyik boynuzu bir bozkurt başı Gül Kam'ın elinde son "yada taşı" Sicim gibi gökten boşanan yağmur La ilahe illallahla inen nur Tekbirlenen palalarda od yanar Savrulanlar sanki birer zülfikar Sadaklar boşanır yaylar gerilir Her okun ucuna bir gül verilir Gül atarlar akıncılar
Geçen gün, okumadığım, belki de hiç okumayacağım bir kitap geçti elime. Adı: Bütün İyiler Biraz Küskündür. Neden bilmem, adını okuyunca boynum büküldü. Tecessüs buyurup; ne imiş, bir bakayım diye sayfalarını karıştırmaya başladım. 5-6 sayfa sonra bir paragrafa takıldı gözüm. Neden bilmem, paragrafı okuyunca boynum daha da büküldü: ‘’Hayatım boyunca çok kitap satırı kanattım, çok nadir ki bir cümleyi, her gün ama her gün hatırlarım. ‘İnsanların rûhuma izinsiz girişleri yok mu; beni delirtiyor!’ Beni insanların çıldırtmasındansa gökyüzünün çıldırtmasını isterdim; karanlık yağmurun, müziğin…’’ Sonra, ben de rûhumun kederinden gittim kendime bir kahve yaptım. Demiyor mu, dedim neticede şâir içimden: ‘’İçtiğim şarap değil; uzat kadehini, hasret doldurayım.’’ diye. Biliyorum acıyoruz. Acıyoruz çünkü, ''İçimizde şeytan var. Can kırıkları var. Nefret var. Yalanlar var. Bir yanımız bizi çoktan terk etmiş kaçıyor. Melankoli ve hüsran var. Keşke bazı geceler hiç sabah olmasa...'' ( RU)
Hüsran üzerine
Aşık olmak varlığından haberdar olmadığınız bir hüsranın hatırlatılmasıdır.; birini istemiş bir şeyden mahrum kalmışsınızdır ve sonra birden o şey karşınızda belirir. Bu deneyimlerle yenilenen, yoğun bir hüsran ve yoğun bir tatmindir. Tuhaf bir biçimde beklediğiniz biri vardır ama o kişi gelene kadar beklediğiniz o olduğundan haberiniz yoktur. Daha öncesinde hayatınızda birşeyin eksik olduğunun farkinda olun yada olmayın, istediğiniz kişiyle tanistığınizda o farkındalığa erişirsiniz. Psikanalizin bu aşk hikayesine katacağı fikir ise şudur: aşık olduğunuz insan aslinda rüyalarınızın erkeği yada kadınıdır, daha tanışmadan önce onu hayal etmişsinizdir - yoktan değil zira hiçlikten hiçlik çıkar, ama yaşanmış veya arzulanmış deneyimlerinizden. O kişiyi o denli net bir biçimde ayırt edebilmenizin sebebi onu bir anlamda zaten tanıyor olmanızdır; onu bunca zamandır beklemiş olduğunuz için ezelden beri tanıyormuşsunuz gibi gelir ama aynı zamanda size gayet yabancıdır. Tanıdık yabancı kişilerdir onlar. Fakat dikkat çekici bir unsur var: rüyalarınızı süsleyen bu kişiyle tanışmayı ne kadar istiyor umut ve hayal ediyor olursanız olun onu özlemeye ancak onunla tanıştıktan sonra başlarsınız. Bir nesnenin yokluğunu ( yada başka birşeyin yokluğunu) hissetmek için onun varlığı gerekli gibidir. O gelmeden önce de bir tür hasret duyuyor olabilirsiniz ama yokluğunun yarattığı hüsranı tüm gücüyle hissetmek için önce onunla tanışmanız gerekir
Sayfa 24 - MetisKitabı okudu
Reklam
Aşık olmak varlığından haberdar olmadığınız bir hüsranın (şekillendirici hüsranların ve onları kendi kendinize iyileştirme girişimlerinizin) hatırlatılmasıdır; birini istemiş, bir şeyden mahrum kalmışsınızdır ve sonra birden o şey karşınızda belirir. Bu deneyimle yenilenen, yoğun bir hüsran ve yoğun bir tatmindir. Tuhaf bir biçimde sanki beklediğiniz biri vardır ama o kişi gelene kadar beklediğinizin o olduğundan haberiniz yoktur. Daha öncesinde hayatınızda bir şeyin eksik olduğunun farkında olun ya da olmayın, istediğiniz kişiyle tanıştığınızda o farkındalığa erişirsiniz. Psikanalizin bu aşk hikayesine katacağı fikir ise şudur: Aşık olduğunuz insan aslında rüyalarınızın erkeği ya da kadınıdır; daha tanışmadan önce onu hayal etmişsinizdir-yoktan değil zira hiçlikten hiçlik çıkar, ama yaşanmış veya arzulanmış deneyimlerinizden. O kişiyi o denli net bir biçimde ayırt edebilmenizin sebebi onu bir anlamda zaten tanıyor olmanızdır; onu bunca zamandır beklemiş olduğunuz için ezelden beri tanıyormuşsunuz gibi gelir, ama aynı zamanda size gayet yabancıdır. Tanıdık yabancı kişilerdir onlar. Fakat bu basit hikayede dikkat çekici bir unsur var: Rüyalarınızı süsleyen bu kişiyle tanışmayı ne kadar istiyor, umut ve hayal ediyor olursanız olun onu özlemeye ancak onunla tanıştıktan sonra başlarsınız. Bir nesnenin yokluğunu hissetmek için onun varlığı gerekli gibidir. O gelmeden önce de bir tür hasret duyuyor olabilirsiniz, ama yokluğunun yarattığı hüsranı tüm gücüyle hissetmek için önce onunla tanışmanız gerekir. Adam Philips
Yıllarımın kokusu onsekizgen yaralarım Uçurtmam alamet-i farikam alın yazım Kanında boğduk mahali meskun mesulünü Fırsat bildik bir celladın bitirilmemiş tebessümünü İntiharın omuzlarında çitelenen onur ve Mantıktan ayartma geceler çıkartsan da olur İki dudağının arasına çile koydum Adın sayılı günler gibi geçer elbet olur sonum Hasret kan kaybı Nil'i geç sabredip Anneler vuruldu dev uykularınızı hazmedin Ölüm ağzına ne de yakışıyor sevgilim Fırlattığında izmarit tükürdüğünde adım gibi Çiçek talimindeyim matemim turunçmavi Begonyalar serbest bugün kumralla harbim Hasret denilen şey cinnetten daha kemirgen ve Şu göğsümde beş yüz yıllık Robin Hood cesaretiyle Bıçak gibi sapı kanayan içgüdüsüyle asrın Aklansın kara yüzüm sevaplar kuşanayım Nasıl tutsam saçlarını hüsran dağılır Susma sorular sor cevaplar kuşanayım Bıçak gibi sapı kanayan içgüdüsüyle asrın Aklansın kara yüzüm sevaplar kuşanayım Nasıl tutsam saçlarını hüsran dağılır Susma sorular sor
Hüsran ve hasret, hasar sözcüğünden türemiş. Eksiklik anlamına geliyor. İnsan, bir şeyi hasretini çektiğinde olmasını istediği sey yanında yoktur ; dolayısıyla eksiktir. Eksik olduğu için ruhen hüsrana uğrar ve bu ruhta büyük bir hasara yol açar. Hasret, hüsrana ; hüsran hasara sebep olur.
%56 (279/493)
5/10 puan verdi
Güzelim konu, hiç oldu...
Bu kadar farklı ve derinlemesine keyifli bir konu, ancak bu kadar rezil edilerek (Steven Seagal - Mark Dacascos 3.sınıf dövüş filmi senaryoları özgünlüğünde) yazılabilirdi. Sürekli olarak vurdulu, kırdılı aksiyon sahnelerini takip etmekten, kitabın içindeki konu ve karakterlere bir türlü odaklanamıyorsunuz. Karakter demişken Kovaç haricinde adı anılan hiç bir karakterin değil iz bırakmak, elle tutulur bir icraat içerisinde olduğu fark edilemiyor. Öte yanda, mevzuyu ve yan mevzuları bir şekilde takip edemiyorsunuz. Belki de yazarın konuları aktarış biçimi, perspektifi ve kurgu yongası :) bana hitap etmedi. Okuduğum bir kitabı çok ender yarıda bırakırım. Bırakmamak için kendimi paraladım adeta ama sorun bende mi acaba diyerek malum diziye bir göz atayım dediğimde heyhat sonuç yine bana hüsran, bana yine hasret var... Özetle gavurların "abartılı" sıfatında sıklıkla tabir ettiği üzere OVERRATED...
Değiştirilmiş Karbon
Değiştirilmiş KarbonRichard K. Morgan · İthaki Yayınları · 20181,173 okunma
Reklam
"Tüm aşk hikâyeleri hüsran hikâyeleridir. Ebeveynlerle çocuklara ilişkin hikâyeler de aslen birer aşk/sevgi hikâyesidir ve Freud'a göre şekillendirici hikâyelerdir bunlar. Âşık olmak varlığından haberdar olmadığınız bir hüsranın (şekillendirici hüsranların ve onları kendi kendinize iyileştirme girişimlerinizin) hatırlatılmasıdır; birini
Sayfa 24 - Metis YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Hüsran ve hasret
Huzurum! Seni yine yasakları tanımayan, ben, Bir tengri dağı kadar; hasret ve hüsranla, özlüyorum... Gönül kuşu, dolgun dolgun isyanlara kaybolmuşcasına
95 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.