Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emre

"Karımı kandırdım, sizinle gitmeme razı oldu. Ama Teresa oldukça geveze bir kadın. Bana neler söyledi neler, bir bilseniz? İnsan giriştiği işten emin olmalıymış, insanın emin olduğu bir şey emin olmadığı iki şeyden iyiymiş, daha bir sürü saçmalık."
Reklam
Düşünme durduğunda yeni hareket başlar. Artık derine uçurum gibi bir şeyin içine düşersin. Derin meditasyon yapan insanlar er yada geç bu noktaya gelirler, o zaman da korkarlar çünkü dipsiz bir uçurum açılmış gibi hissederler. Başın döner, korkarsın. Eski hareketine tutunup kalmak istersin çünkü o biliniyordu; bu ölüm gibi gelir sana. İsa'nın çarmıhının anlamı budur: o bir ölümdür. Yataydan dikeye gitmek ölümdür; bu gerçek ölümdür. Ancak bu sadece bir taraftan ölümdür, diğer taraftan o bir diriliştir. O doğmak için ölmektir; bir boyutta ölüp diğer boyutta doğmaktır.
İyi bir şey yapmaya çalışsan bile zarar verirsin. İyilikseverlere bak: Onlar her zaman zarar verirler, onlar dünyadaki en zararlı insanlardır. Sosyal reformcular, sözde devrimciler bunlar en zararlı insanlardır. Fakat onların zararlarının nerde yaptığını görmek zordur çünkü onlar iyi insanlardır, onlar her zaman insanlara iyilik yaparlar; onların başkaları için hapishane yaratma yöntemi de budur. Eğer onların sana bir iyilik yapmasına izin verirsen, sahip olunacaksın.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Sahiplenmek... Herkes sevdiğine, sevgilisine sahip olmaya çalışıyor. Artık bu aşk değildir. Aslında birine sahip olduğunda ondan nefret edersin, onu yok edersin, onu öldürürsün: Aşk özgürlük vermelidir; aşk özgürlüktür. Aşk sevileni çok, daha çok özgürleştirmektir, aşk kanat takacaktır ve aşk sonsuz gökyüzünü açacaktır.
Bir gün, insanlar benim bu öykümü okurlarsa nice masumiyet ve mutluluk dolu yıllardan sonra, bir cinayet ile başlayan ve bir idamla sona eren bu korkunç yılın varlığına inanmak istemeyeceklerdir; eksik bir yanı, eksik bir havası olacak.
Reklam
Öyleyse, yüreğim bütün gücüyle çarparken ve bütün bedenim tepeden tırnağa titrerken onu bana getirsinler; onun kollarına ayaklarına atsınlar beni; o ağlayacaktır, birlikte ağlayacağız. Güzel konuşmasıyla teselli edecek beni. Yüreğim, sıkıntısını onun yüreğine dökecek; o benim ruhumu alacak, ben de onun Tanrısını alacağım. Peki bu ihtiyarcığın, benim için ne anlamı var? Ya ben, onun için neyim? Kötü bir insan; benzerlerini görmeye alıştığı bir gölge; infazların sayısına eklenecek bir kelle?
Kürek mahkûmları ve giyotin, onun için gündelik olaylar haline dönüşmüş. Duyguları körelmiş. Kuşkusuz bir defteri vardır; şu sayfa kürek mahkûmları, bu sayfa idam mahkûmları için... Ertesi gün, herhangi bir saatte, teselli edilecek birisi olduğunda ona önceden haber veriyorlar. O da kim olduğunu soruyor! Kürek mahkûmu mu yoksa ölüm cezasına çarptırılmış birisi mi? Ve sayfayı yeniden okuyup gerekli kişiye gidiyor. Böylece ona göre, Toulon’a gidenlerle, Grève Meydanı’na gidenler sıradan şeyler; o da onlar için sıradan biri.
İşte yavrucuğum, babana bunları yapacaklar; bana hiç kin duymuyorlar bu insanlar, ama hepsi de benden şikâyetçiler ve isteseler, beni kurtarabilirler. Beni öldürecekler. Anlıyor musun bunu Marie? Soğukkanlılıkla, törenle, toplumun iyiliği için öldürecekler beni! Ah! Ulu Tanrım!
Aldırmadığım ya da acıdığım için vermemiştim redingotumu. Hayır; ama benden daha güçlüydü. Reddetseydim, iri yumruklarıyla dövebilirdi beni. Ah evet, acımıştım! Yüreğim kötü duygularla doluydu. O yaşlı hırsızı, ellerimle boğabilmek isterdim! Onu ayaklarımın altına almak isterdim! Kalbimin öfke ve acıyla dolduğunu duyumsuyorum. Safra kesem patlamış gibi. Ölüm insanı ne kadar da hırçın yapıyor...
“Buyurun bayım. Kızmayın; alın lütfen ve bana kin beslemeyin.” “Korkmayın; kin beslemek için vaktim yok zaten.”
Reklam
“Eh söyleyin artık! Ne düşünüyorsunuz öyle?” diye sordu. “Artık, bu gece düşünemeyeceğimi düşünüyorum.”
“Başımı bunca ısrarla isteyen başsavcı mı?” diye sordum. “Bana yazması büyük bir onur. Benim ölmem ona büyük bir mutluluk verecek sanırım, çünkü onun bunca istediği ölümüme karşı ilgisiz kalacağını düşünmek ağır gelirdi bana.”
Şimdi rahatladım. Her şey bitti artık, tamamen bitti. Müdürün ziyaretinin yarattığı o korkunç heyecandan sıyrıldım. Ancak şunu söylemeliyim ki umudum vardı hâlâ. Şimdi ise, Tanrı’ya şükür, umudum kalmadı artık.
Tabii delirmezse. Delilik insanı yaşatır derler; en azından akıl acı çekmez; uyur, ölü gibi yaşar.
763 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.