Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İbrahim kayaci

İbrahim kayaci
@ibrahim___kyci
üniversite
1997
12 okur puanı
Ağustos 2019 tarihinde katıldı
İnsan güzel olacak, diyordu Dursun dede. İnsan hergün biraz daha sevgi dolu, biraz daha mutlu, biraz daha zulme karşı bilenerek dogacak, çünkü onu sevgi yarattı.
Sayfa 145 - yapıkredi yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Yanlış konuşmak sadece dile karşı işlenen bir suç değildir, aynı zamanda ruhlara da zarar verir.
Sayfa 174 - Türkiye iş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu
Ömrümüz boyunca erdem ve bilgelik kazanmak için elimizden geleni esirgememeliyiz, çünkü ödülü güzel olduğu gibi verdiği umut da büyüktür.
Sayfa 172 - Türkiye iş Bankası kültür yayınlarıKitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Harese nedir, bilir misin? Develerin çölde çok sevdiği bir fiken var. Deve dikeni yedikçe ağzı kanar. Tuzlu kanın tadı dikeninkiyle karışınca bu, devenin daha çok hoşuna gider. Kanadıkça yer, bir türlü kendi kanına doyamaz... Ortadoğu nun adeti budur, tarih boyunca birbirini öldürür ama aslında kenfini öldürdüğünü anlamaz. Kendi kanının tadından sarhoş olur.
Sayfa 13 - doğan kitapKitabı okudu
Gerçekten, ekmek kaygısından daha önemli bir dava düşünülemez. Yalnız bir başkası ekmek verdiğin kişinin vicdanını çelerse, o zaman bu kimse uzattığın ekmeğe sırt çevirip vicdanını çelenin peşinden gidecektir; Bunda sen haklıydın. Zira, insanların var olmasının sırrı yalnız yaşamakta değil, yaşamlarının nedenindedir.
Sayfa 339 - iş kültür iş BankasıKitabı okudu
Reklam
"Toprağa düşen bir buğday tanesi yok olmazsa, yalnızca bir buğday tanesi olarak kalır; ama yok olursa, o zaman bereketli ürün doğurur."
Sayfa 380 - iş kültür iş BankasıKitabı okudu
....Halkın ruhunda büyüyen gazap üzümleri olgunlaşıp ağırlaşıyor ve bağbozumunu hazırlıyordu.
Sayfa 418 - iletişim yayıneviKitabı okudu
mutluluk her şey mi
Mutlu olmak korkunç bi şey! İnsan hâlinden nasıl da memnundur! Bunun kendisi için yeterli olduğuna nasıl da inanır! Yaşamın yanlış hedefi olan mutluluğa yönelirken, gerçek hedef olan sorumluluk nasıl da unutulur.
Sayfa 799 - iş kültür yayınları 2. ciltKitabı okudu
...Gittiğiniz yerlerde de "Ben Silistre muhafızlarındanım" derseniz, ummadığınız hürmeti görürsünüz, düşman memleketlerinde bile.
Sayfa 68 - Türkiye iş BankasıKitabı okudu
Onu gerçekten sevmediğini şimdi anlamıştı. Sevdiği şey Ruth değil, idealize ettiği, kendi kafasında yarattığı uhrevi bir şeydi; kendi aşk şiirlerindeki ışık saçan ruhtu. Hakiki Ruth u sınıfının tüm kusur ve zaaflarını taşıyan, o sınıfın piskolojisinin umutsuz sınırlarıyla kısıtlanmış burjuva Ruth u hiç sevmemişti....
Sayfa 460Kitabı okudu
Reklam
Şu anda kafamı en çok kurcalayan şey, beni neden istedikleri. Beni kendim olduğum için istiyor olamazlar çünkü hâlâ eskiden istemedikleri kişiyim. Demek ki beni başka bir şey için, benim dışımda bir şey için, ben olmayan bir şey için istiyorlar!
Sayfa 457Kitabı okudu
İnsan denilen yaratığın zihninde yer etmiş olan; kendi renginin, inancının ve siyasetinin en doğrusu , en iyisi olduğuna ve dünyanın dört bi yanına dağılmış diğer tüm insanların kendisinden daha talihsiz konumlara sahip olduğuna inanmasını sağlayan o yaygın dar görüşlülük, Ruth'da da vardı. Eski çağlarda kadın olarak yaratılmadıkları için Yahudilerin Tanrılarına şükretmesini sağlayan, modern dönemdeyse başka tanrıların yerine yeni bi tanrı koymak için misyonerleri dünyanın en ücra köşelerine gönderen şey, işte bu dar görüşlülüktü.
Kızlar, ait oldukları sınıfta iyiliğin en üst ölçüsü neyse o kadar iyiydiler; azıcık ücretler karşılığında deli gibi çalışırken daha kolay yolu seçip kendini satanları hor görür, bu varoluş çölünde asabi bi arzuyla bi gıdım mutluluğa ulaşmak için bitmek bilmez çalışmanın getireceği çirkinlikle daha iyi para kazanmak ama daha beter bir sefaletin cehennemine daha kısa yoldan gitmek arasındaki kumardan ibaret olan geleceklerine doğru yürürlerdi.
Karadeniz ve Adıgeler
Öyle ki, bazı kaptanlar, rotalarını denize atılan ve daha sonra yüzeye çıkan cesetleri takip ederek belirlediğini itiraf edecekti. İşte bu acılar nasıl yerleştiyse yüreklere, Osmanlıya sağ salim varanlar torunlarına anılarını anlatırken, Karadeniz'den çıkan balığı neden yemediklerini de anlattılar. Çünkü Karadeniz toplu mezardı Çerkesler için... Karadeniz in balığı, arkadaşlarıyla, analarıyla, evlatlarıyla doyurmuştu karnını.
Sayfa 185 - alfaKitabı okudu
çerkes dansı
Bilir misin, Çerkesler, danslarında kadının ve erkeğin eşit haklara sahip olduğunu, bu yüzden dans ederken birbirlerine saygıyla yaklaşıp uzaklaştıklarını, Tanrıya ulaşmak için parmak uçlarında yükseldiklerini ve gökyüzünde halkalar çizerek süzülen iki kartalı sembolize etmek için de kollarını yanlara açtıklarını anlatırlar
Sayfa 83 - alfaKitabı okudu
çocukların ve yetişkinlerin farkı
Başıyla Dill i gösterdi: "Olup bitenlere şu oğlanın henüz aklı tam ermiyor, biraz daha büyüsün midesi de bulanmaz, ağlamaz da. Belki de hr şeyi ... doğru bulmasa bile ağlamaz, biraz daha büyüsün yeter ki.". "Neye ağlamam, Bay Raymond?" "Bazı insanların hayatlarını bazı insanların hiç düşünmeden cehenneme çevirmesine ağlamazsın. Beyaz inanların, bir an olsun siyahların da insan olduklarını düşünmeden onların hayatlarını cehenneme çevirmelerine ağlamazsın".
Sayfa 257Kitabı okudu
Reklam
Kitabın Adı
Bülbüller bizi eğlendirmek için şarkı söylemek dışında bir şey yapmaz. İnsanların bahçelerindeki bitkileri yemezler, mısır ambarlarına yuvalanmazlar, tek yaptıklsrı iş bize içlerini dökmektir. İşte bu yüzden bülbülleri öldürmek günahtır.
Sayfa 120 - epsilonKitabı okudu
Tüm kitabın özeti
...Senin amacın varlığını sürdürmek değil de sanki bambaşka bir şeydi. Sen bir şahittin...
Sayfa 216Kitabı okudu
Galiz küfür köpek havlamasından daha kötüdür, insanın zeka ve maneviyat açısından gelişmemiş olduğunun göstergesidir.
Herkes hayattan mümkün olduğu kadar fazlasını almaya çalışırken, hayata da bir şeyler katmak gerektiğini düşünen yok. Egoist, hırsız, istismarcı ve asalak olarak atıldıkları hayatın anlamını bu asalaklıkta görüyorlar.
Reklam
İçimizdeki Şeytan
Halbuki ne şaytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde acizlik var... Tembellik var... İradesizlik bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey hakikatten kaçmak itiyadı var...Hiçbir şey üzerinde düşünmeye, hatta bir parçacık durmaya alışmayan gevşek beyinlerimizle, kullanmaya lüzum görmeyerek nihayet zamanla kaybettiğimiz biçare irademizle hayatta dümensiz bir sandal gibi dört tarafa savruluyor ve devrildiğimiz zaman kabahati meçhul kuvvetlerde, insan iradesinin üstündeki tesirlerde arıyoruz.
Sayfa 258Kitabı okudu
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli yalpalı bir denizdi.Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanmadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızıda kımıldayan düşünceler neye yarardı? Yaşayışımıza ve etrafımıza şekil vermek arzusuyla dünyaya gelmektense hayatın ve muhitin verdiği şekli kolayca alacak kadar boş ve yumuşak olmak daha rahat, daha makul değil miydi?
Niçin ilk gördüğümüz bir peynirin evsafı hakkında söz söylemekten kaçındığımız halde ilk rastgeldiğimiz insan hakkında son kararımızı verip gönül rahatıyla öteye geçiveriyoruz?...
Kitabın ismi
Bu arada hoşnutsuzluk artıyordu,çünkü Chaval le Levaque mühendisin verdiği gözdağını anlatıyor, vagon ücretlerinin düşeceğini, payandalama için ayrı para verileceğini söylüyorlardı ve bu taşan itirazlarla karşılanıyor yerin hemen hemen altı yüz metre dibinde bu daracık yerde bir başkaldırı tomurcuğu(GERMİNAL) filizleniyordu