BU KENTTEN GİDİYORUM
Ne ben bu kente sığdım Ne de bu kent içime sığdı. Ben ona yüzlerce beden büyük, O, bana binlerce beden küçük geldi. Sıkılıyorum, ruhum daralıyor. Bu kentin sakinleri, akıl sahiplerin aklına zarar Bu kentin içinde kalanlara delilik yarar. Nereye gitsem çıkmaz sokak, Her adımda bir serseri ruhumu yaralar. Can güvenliğim yok, benliğimi bir
CANDAKİ ERKEK
Kendimden geçmenin vakti bugün Sebep hiç aramam, sonuç sitemler olsun Kafamın durgun sularında dalgın dalgın dolanan düşünceler Her cümlemin başında tıkanıp kalışlarım Her akşam hırıl hırıl tıkanan nefesim gerekirse hayata karşı tahlilim olur. Bugün sebepsiz bir ruh hastası gibi dertleneyim Kendi dünyamda sakladığım o büyümemiş çocuk
Reklam
NURİ BİLGE CEYLAN VE SENARİST'İN 1. BULUŞMASI
Bir masada oturmuş elimdeki yeşil deftere bakıyordum, hayalimde bir kağıt parçasının can buluşunu izliyordum adeta. içimde tarifi imkânsız bir mutluluk vardı. belki de hayatımda ilk defa kendimi, mutluluğa bu kadar yakın hissediyordum. İçimdeki heyecana engel olamadığım için 2 saat erken gelmiştim...yanımda ise, senaryonun gerçek metaforu olan
“Hiç unutmam,” diye başladı yaşlı kadın cümlesine “Hiç unutmam yavrum, bundan on sene öncesi, o zamanlar böyle yatalak değilim. Oğlumun kolundan tutup ‘Beni Ankara’ya götür’ demiştim. İtiraz etmemişti, iki gün sonrasına uçak bileti almış, götürmüştü beni Ankara’ya. Taksideyken ‘Nereye gideceğiz anne’ diye sordu, gözlerim yaşlı cevap verdim ona
"birisiyle tanıştım. kazara oldu. arandığımı söyleyemem. hazırlıksızdım. kusursuz bir fırtınaya tutulmuş gibiydim. o bir şey söyledi, sonra ben başka bir şey. ardından, bildiğim tek şey, hayatımın kalanını bu konuşmanın tam ortasında geçirmek istediğimdi"" geriye içimi yakan o his kaldı. beklediğim kişi o olabilir. delinin teki olduğunu söyleyebilirim. bir şekilde gülümsetiyor beni. fena halde nevrotik. dikkat isteyen harika bir uğraş gibi. o, sensin Karen. bu iyi haber"" kötü haber ise, seninle ve korkudan altıma ettiren tüm bu meselelerle tam şu anda, nasıl başa çıkabilirim bilmiyorum. çünkü, hemen şimdi seninle olmazsam hayatın içinde bir yerlerde kaybolup gideceğimizi hissediyorum""aramızda neler oluyor, bilmiyorum. üstelik sana, benim gibilere neden yok yere bel bağlaman gerektiğine dair söyleyecek bir şeyim de yok. ama kahretsin, öyle güzel kokuyorsun ki, "yuva" gibi"
Hiç unutmam,” diye başladı yaşlı kadın cümlesine “Hiç unutmam yavrum, bundan on sene öncesi, o zamanlar böyle yatalak değilim. Oğlumun kolundan tutup ‘Beni Ankara’ya götür’ demiştim. İtiraz etmemişti, iki gün sonrasına uçak bileti almış, götürmüştü beni Ankara’ya. Taksideyken ‘Nereye gideceğiz anne’ diye sordu, gözlerim yaşlı cevap verdim ona
Reklam
126 öğeden 71 ile 80 arasındakiler gösteriliyor.