o beni platonik aşık yaptı,
bende onu ütopik sevgilim.
kim bilir
belki bir gün
descartes'te buluşuruz.
oturur birer çay söyler
bir birimize pragmatik yaklaşmayı bırakıp,
aynı teoremin içinde, hümanist birleşiriz.
ben ona sanat felsefesinden bahseder,
gözlerinin idealar dünyasında ne anlama geldiği anlatırım.
o da varoluşçu akımdan söz eder belki bana,
karşısında tümevarıma giden bir somut fark ederse,
psiko-analizle teşhis edebilir pekâla sevgimi.
neden olmasın?
sonra ben ona bir soru sorarım,
"beni seviyor musun? diye,
cevap veremez, susar
belki sıkılır nihilist yanlarımdan, egoistleştirmemden onu
çeker gider başka reel düzleme.
aklımda sayısız soru işereti bırarak,
içimdeki eflatun'u tanrısız.
my god,
felsefe böyle bir şey işte.
Bayram Karakeçili