Veliahd-Şehzade, elinde kılıç, telaş eseri göstermeksi­zin katilleri bekliyordu. Osman Gazi'nin on sekizinci kuşaktan torunu olan Sultan Mahmud, tam bir Osmanoğlu idi. "Ya devlet başa, ya kuzgun leşe" diye düşünüyordu. Bir şehzade için ikisinin ortasında bir ihtimal yoktu.
Alemdar, bulunduğu yerin damının delinmekte olduğunu görünce, getirdiği bir barut fıçısına tabancasıyle ateş etti. Dehşetli bir patlama oldu. Damdaki 500 'den fazla Yeniçeri havaya uçarak öldü. Alemdar da, kendisini terketmek iste­miyen birkaç yakınıyla şehid düştü.
Reklam
Çok meraklıdır. Bilhassa Avrupalılarla görüşmeye, on­ ları incelemeye, düşüncelerine nüfuz etmeye çalışır. Bir bakıma İkinci Abdülhamid'e benzemektedir ama, onun gibi içine kapalı ve kuşkulu değildir. Vak'a-i Hayriye günü ise gerçek bir Dördüncü Murad'dır. Gururla ilgisi yoktur. San' at ve ilim adamları ile senli benli konuşmakta, onlarla şakalaşmaktadır. Sabır gereken yerde yıllarca sabredebil­mekte, vurmak ve çözmek gerektiği anda bir dakika tereddüt etmeksizin icraya geçmektedir. Neş'eli, mizaha yatkın, espri'den hoşlanan, gülümser çehreli bir adamdır. Kaşlarını nadiren çatmakta, çattığı an da yer yerinden oynamaktadır.
Çok çalışkan ve enerjik olan Sultan Mahmud, az uyu­maktadır. Meşakkat ve mahrumiyete ne dereceye kadar kat­lanabileceğini iki kışı Rami Kışlası'nın taş odasında yatarak ve gündüzleri sıradan albay gibi çamurlar içinde yeni or­dunun alaylarını talime çıkararak göstermiştir. "Ya Devlet başa, ya kuzgun leşe!", "Denize düşen yılana sarılır!" gibi sonradan atasözü haline gelen sözler, onundur.
dedem be
İkinci Mahmud, Türk Musikisi'nin son büyük koruyu­cusu da sayılır. Başta Üçüncü Selim'den devraldığı asrın en büyük bestekarı İsmail Dede Efendi olmak üzere, bestekar­larımızı sevgiyle himaye etmiş, daima ve cömert şekilde kollamıştır. Diğer san'at ve ilim adamlarına da ayni yakın ilgiyi göstermiştir. Bayındırlığı seven bu hükümdar, pek çok bayındırlık eserleri yaptırmış, vakıflar kurmuştur ki sayılması mümkün değildir. İnce yemek merakı da bilin­ mektedir. En sevdiği yemek kılıç balığı şişi idi. Arada içerdi. Mevlevi-haneler'e gider, ayin dinler, ihsanda bulunurdu.
Kendisinden sonra ve bugün yaşıyan bütün Osmanoğulları'nın atası İkinci Mahmud'dur. Hanedan, on­dan sonra üst üste tahta çıkan 2 oğlu, Sultan Abdülmecid (saltanatı 1839-1861) ve Sultan Abdülaziz (1861-1876) ol­mak üzere iki daldan yürüdü. Mecidiler denen birinci dal kalabalık, Aziziler denen ikinci dal daha az üyelidir.
Reklam
1.000 öğeden 861 ile 870 arasındakiler gösteriliyor.